Dökülen; şu çıplak ağaçların değil,
Yaralı kalbimin yapraklarıdır…
Sonsuza kadar kapanan şimdi…
Bîçare gönlümün kapaklarıdır.
İçim kan ağlıyor bayram gününde,
Bu hüzünlü ve kırılgan halimle,
Yakışmıyorum bu güleç akşamlara.
Bahtiyar sokaklarda
İğreti duruyorum.
Mâkus talihimle ben
Aşındırırken kaldırımları...
Şiir öyle bir sanattır ki;
Ismarlama yapılmaz.
İlham perisi gelir-gider,
Bir görünür, bir görünmez!
Gittin...
Ne gidişti ama!
Acı haber gibi tez,
Bir bıçak kadar soğuk,
Bir şimşek kadar korkunç...
Diş ağrısı gibi ince
Gözlerim hep gözlerini seyreder,
Gözlerin; Dünyayı örten perdeler.
Gözlerim ki, gözlerinde sendeler,
Gözlerin, gözlerin, şimdi nerdeler?
O saçların beni efkara salar,
Yasla sırtını koltuğuna,
İç afilli sigarandan
Bir nefes daha...
Anlamaz seni bu şehir,
Bu sokaklar
Ve insanlar...
Kader;
Gökyüzünde gezinen bir güvercin.
Kah mutluluk düşer
Kanatlarından...
Kah matemler dökülür
Ayaklarından...
Kavuşmak imkansız olsa da gülüm,
Umudu umuda eklemek güzel.
Senden daha erken gelse de ölüm,
Özlemle yolunu beklemek güzel!
Sen bilmesen bile yaşadığımı,
Gökte asılı duran yıldızlar
Da gösteriyor ki;
Gecedir…
Ayın yansıması
Düşmüştür sulara.
Sokakların sessiz çığlığı,
Sana geliyorum tüm neşeler içimde,
Metreler, santimler ve yollar tükeniyor...
Bugün herşey farklı, herşey farklı biçimde,
Gökteki yıldızlar, sanki yere iniyor.
Sana bir an evvel kavuşayım ben diye,
süper bir şaiir başarılarının devamını diliyorum