Pantolonlarım ütüsüz artık, gömleklerim kirli.
Boyalar ayakkabılarımı eskisi gibi siyahlatmıyor.
Beni böyle görsen, beğenmezsin belki.
Yağmur; beni adam yerine koyup ıslatmıyor...
Belki şair tarafımı da kaybederim
Bu şiirden sonra.
Şair olmak mümkün mü,
İlham perisiz?
Yazsam da berbat olur
Şiirlerim aşksız.
Bilmiyorum,
Sensizliğe daha ne kadar katlanırım?
Bu dünya beni
Daha ne kadar üstünde tutar?
Ne kadar tahammül eder
Ağaç, yaprak, kuş, kış ve insanlar?
Yıllar geçti hâlâ unutmadım adını,
Senle geçen zamanın tadını,
Geçen hiçbir gün azaltmadı sevdamı,
Takvimdeki yapraklar seni gösterdi.
Kurşun gibi sıralandı sensiz geçen geceler,
Seni özledim anne,
Şubat güneşi gibi seni özledim,
Anne kokunu,
Baş örtünü,
Gülen gözlerini,
Seni özledim...
Odama dolan bu matem havası,
Senin gidişinin bir sonucudur.
Kalbimin yıllardır dinmeyen yası;
Sevmiş bir insanın, vefa borcudur!
Sana doymaya ömür yetmiyor,
Hadi bu mevsim yine bende kal.
Sen olmayınca, heyecan olmuyor,
Beni o deli sevdalara sal.
Bu gözler var ya, seninle görür,
Dön…
Çünkü dönmen için her şey hazır.
Doğadan birçok mutluluk yakalandı,
Stoklandı yuvamıza.
Bir rönesans gerçekleşti.
Etraftaki her nesne,
Sıcak bir geceydi, hazirandı.
Gözlerini bir köy evinde açmıştın!
Zaman sallayarak büyüttü seni,
Annen öldüğünde üç yaşındaydın,
Yeni yeni toprağa ayak basmıştın.
Sen, üç yaşında öksüz kalmıştın.
Neden böyle yemyeşil,
Canlı ağaçlar?
Yoksa nazlı yârim,
Elin mi değdi?
Ya denizlerin
Bu tatlı mavisi?
süper bir şaiir başarılarının devamını diliyorum