Sonra gir odama bak eşyalarıma
Yıllarca, kapalı kalan perdelerimi arala
Güneş sızar gibi gir, deler geçer gibi
Aydınlat beni, meydan oku karanlığıma
Yap yakıştır işte Sensizlikten yıllarca
Yıpranmış dökülmüş duygularıma
Almışsın sazı eline
Dolamışsın sözü diline
Ne uğraşırsın el oğlu ile
Dost kusursuz olurmu be adam
Yaratmış yaradan özene bezene
Beş tellidir
Duvarda asılı kırık sazım
Bilmezler mi? Bilirler elbet!
Ben beş bin yılllık aşığım.
Yoksun mızrabım
İşte her zaman ki heves! Aynı yüz, aynı batılı
Ayasofya da görmekti çalarken çanı
Gerçekleştirmek için bin yıllık bir hülya ile
Toplandılar bir gayret! Dük'ü, Kont'u, Papazı
Anlamadılar! tepede Hilal i, gördükleri bir rüyaydı.
Nerde beylerim, paşalarım hanlarım,
Ciğer parem uzanmış yatıyor,
Yaralı Yüreğim, babam vakur anam ağlar.
Kan kırmızı tabutum, Ay Yıldız bayrağıma sarılı
O dağ gibi yıllara meydan okuyan
Boğazım da, nefesimi düğümleyen adam
Adı son kez zikredilirken minarelerde
Ta uzak denizlerden, diyarlardan
Onu son kez görmeye geldim
Daha dün gibi, baba ocağında,
Babam uzanmış boylu boyunca
Herkes toplanmış suskun,
Ah! Babam, canım, daha kırkında
Aldı götürdü seni felek, en güzel yaşında
Ben kapalı kapılar ardında yasım
Yokluk ve muhanetle gardaşım
Bana sorman adım ne
Ölümle yoldaşım..
Varlık anlamaz dilimden
O memnundur her halinden
Asuman altında asude gönlüm
Her karesini bilirim aşina ömrüm
Eyleme abes ile iştigal gülüm
Bilirsin bu bana, bu bana zulüm,
Evet sana ahestedir yürüyüşüm
Al bayrağı görüpte selam durmamak ne ola
Önüne gelipte; öpüp,alna koymamak ne ola
Dalgalandırmaksa gayretin, en yüksekte
Bire hadsiz kıymetsizmiş gibi yere düşürmek ne ola
Söyle yaraşır mı bize
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!