Sahile vuran yumuşak dalgalar önünde,
Ruhumu saran yüce duygular içinde,
Eğer dayanacak gücün kaldıysa, birlikte
Varalım doruğuna bu coşkuyla sevginin.
Eriyen, gurup vakti sonsuzlukta güneşin,
Eskiden mektuplar vardı.
Yaşamımızın içinde,
Yaşamımızdan,
yaşamımızın bir parçası olan.
Kelimeler vardı,
ben olan,
Veda etmek istemezdim,
Ayrılmayı hiç düşünmezdim.
Aşka henüz ermişken,
Terketmek istemezdim.
Geçen günler zehir gibi,
Hayat, yaşam, dünya;
“hoşça kal” ve “güle güle”lerin sarmalı mevsimler döngüsü değil elbette,
sadece.
Gelirken,
verdiği sevinç ve heyecanın şevki ile büyüdükçe güzelleşen,
güzelleştikçe insanı coşku ile saran yaprakların yeşilliği ile ilkbaharı çılgın sevinçle karşılarken enginlere sığmayan duygular...
Ve gittiler...
Gençliğimizi hissetmemize,
o “sevgi”, “sevda” yıldırımlarına çarpılıp,
duygu seline kapıldığımızda
bu çırpınışların ne olduğunu anlamamıza;
Ya fırtınalar kırdıysa seren direğini,
düştüyse yelkeni.
Ya kırdıysa dalgalar dümenini,
kaldıysa dümensiz.
Ya kaptanı sevdasına özlemden attıysa kendini suya.
Nasıl gelsin ki garibim,
Yalnızlığa dalmışım, sevmişim de hayalini
Göklere uzatmışım ellerimi dualarımla.
Gelmemişsin, özletmişsin hasretinle kendini,
Gözlenen yollara dalıp kalan gözlerimle.
1984 Ankara
Yalnızlık
Sevgi doluysa gönlü insanın,
Ve ömrünce hep sevgiyi,
Sevilmeyi aradıysa,
Uzandığı her gönül pınarına ulaşamadan.
Yine hasret,
Yanan gökyüzüne
geçen bir günün üzüntüsü,
kaybolan güneşin özlemi ile,
bakıyorum…
Doymadan geçen bir gün bu,
yaşadıkça göreceğimiz,
"Yalnızlık"ı bilirsiniz, evet.
Evet, o bildiğiniz "yalnızlık".
Peki "yapayalnızlık" nedir bilir misiniz?
İşte onu bilmediğinizi ben biliyorum.
Eminim, hatta.
"Yapayalnızlık" yaşanır.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!