Gece öyle derin bir sensizlik kokuyor ki gözlerim üşüyor hasretinden.
Geceyi gülümseyişimize ortak etmek varken,
şehrin ışıklarına üleştiriyorum adımın her bir harfini.
Bana kalan HİÇlik oluyor.
İnsanlığıma,
sürgün vermişti
sevmelerin,
en çokta
yokluğunda
Bakma böyle yangınları tenimden taşırdığıma,
en çokta
tenine değmeyen rüzgarda
olamadığıma yanarım ben…
yaşam
kör bir kuyuya atılan taş gibi
değil mi?
sonunu göremediğin
bir kuyua düşüyorsun
düştüğün yerde taş mı var
Biri gelir tek başınalığına dokunur ve gider, yalnızlığın nasıl bir şey olduğunu anlarsın...
Surlarına, duvarlarına ve ağaçlarına
kazıyacak bir aşkımız olmadı
bu yüzden ağrısı derindedir yalnızlığın…
misk kokulu gecenin içinden dönerken semaya
unutmaz aşkın ateşinin şiddetini semazenler.
benim var olduğum hayat acıdır
bu yüzden acıtır
benim olduğum her an ölümdür
NEŞENİN en yalın halinde bile hüzün taşır içinde
o yüzden uzak yaşarım yaşamdan
Bazen,
sözcükleri susturup
kendimi konuşturasım geliyor,
lakin sözcükler susunca
ben susuyorum,
kelimeleri kaybediyorum birden,
olmaya
gönül çeşmesinden aşkı tanımlayan bir söz bir dize,
halleri bilinmez divane derviş misali gezen aşığın,
sözüne gem,
izine iz sürülmez gidişinin,
bir damla gözyaşı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!