Kıvırcığını da sevdim
Pırasa saçlısını da
Zeytin gözlüsünü de sevdim
Kahvesini de
Aşkı hep bir tepkime belledim
Bu atılan kaçıncı çentik kilitsiz kapıma
Ve devrilen kaçıncı ağaç gönül bağımda
Umursamıyorum
Gidene hiç kal diyesim yok
Öyle içime atasım da
Eyvallahım da yok
Hayatımda hiç sönmeyecek bir lamba
Hem ruhumu doyuran
Hem beni ayağa kaldıran
Bir lamba ki aya, güneşe bedel
Hem gecemi, hem gündüzümü aydınlatan
Özlemekle yetiniyorum
Zor geçiyor zaman
Geçmek bilmiyor aslında
Eğliyorum kendimi yalandan
Çekilmez bir dert bu
Belirsiz bir ifadesi çıkmasın aşkın
Canan tükense de paydasında
Can diri duruyor payında
Bırak aşk tanımsız kalsın
Ancak limitini alınca sonsuz çıkan
Öyle sanal rüzgarlara kapılıp yıkılan
Basit dalgaların üzerinden geçtiği
Bir mendirek olmayacaksın
Taştan bir iskelen olacak
Her sarsıntıda ayakta kalacaksın
Tüm aşk müktesebatımı göm
Kumral saçlarınla seril dizlerime
Unuttur bütün yara bereyi
Keyif ver bana
Hiçbir şeye takılmayalım
Ne güzeldi Ocak
Ne güzeldi İstanbul
Sanki liseli çocuklar gibiydik
İmkan bulup okulu kaytaran
İlk buluşmamızda
Odalardayız
Bir o kadar uzağız
Zor benim için
Kapını çalmak
Öyle kolay mı
Salona çıkmak
İkinci kez aynı kadını sevmek
Oysa onun özünde çekip gitmek var
Kendini kraliçe arı sanıyor
Boş ver
Onun özünde yalandan bir kovan var
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!