Çekik gözleri...
Çocukça ifadesi...
Ve kimsenin bilmediği hikâyesiyle...
Sesiz bir intihar çiçeği
-Hayamura Nakata
Geceleri yatakta
Serenat;
Kadının Seslenişi
……………- Senle olamazdım ben
…………..- Ben, sevmemiş olsam bile o adamı
Eminönü’ne doğru iniyorduk
Yerler buza kesmiş
Ellerime eldivenler yapıştı…
Siyah camlı bir taksi durdu
Yorgundum…
En öksüz gemi benim ki...
Koca Japon denizin ortasında tek sanki
Küller taşıyor batacak sanki
Dört yanında eşlik eden gemiler yokmuş gibi
Ufacık kâğıttan bir gemi
Sulh etti diyarı
Filizlendi topraktan bir kadın
Şimdi ateşlenmiş aynasında ağlıyor
Elleri buğday kokuyor
Yarısı kan kırmızı
Yarısı hilal
Açılır Pandoranın kutusu
Dem tutmamış insanın buğusu
Kalem tutan ellere
Döndü yobazların namlusu…
Kök salmış kalplerine
Sesin hasta bir sokak kedisinin sesi gibi
Uzaktan geliyor ama utangaç
Bu durumdur beni korkutuyor
Eminönü’nde bir ölü
Bir ölü Tophane’de
Ama ikisi de aynı ölü…
Bekle eflatun gecem, dur, böyle gitme…
Daha sokağıma yağmur yağacak
Bardağında halen sıcak çayın
Isırıp bir ucunu ekmeğin
İliklemeden düğmesini gömleğinin
Böyle gitme eflatun gecem
Nida Eylül’de bekliyor
Eylül’e seksen beş var
Siz bilir misiniz onu
Gözlerinde çocukça imgeleri var
Eski aşklarından yüreğinde derin yaraları var
Verdiği sözleri tutmamak bir huyu var
Seni sana bırakıp gidiyorum
Elde avuçta ne varsa
Tükendi yürekten yana
Ne kıymet kaldı ne sevgi bana
Gidiyorum…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!