Dün yine beraberdik dostlarımla
açıkçası gece dostlarımla.
Sohbet ettik epeyce.
Havadan, sudan
aşk hariç her şeyden
Konuştuk, bitmedi gece.
Olmayacak duanın
nafile sabahındayım.
"Amin! " diyemeden bitti gece.
Gün "ah! " ile başlıyor.
sesimiz zaten astırılmıştı
şimdiyse sessizliğimizi kıstırma çabası
olur ki manidar bakarız diye....
bitecektir, bitecektir
en yakın ve en uzak arasında fark yoksa, gidilen yere gurbet, varılan yere sıla denemez!
biraz kendimi dinledim de düştün düşüme yine apansız şarkı söylediğin demler geldi aklıma şafağın, güneşin dudaklarında doğuşunu tahayyül ettim nağme içmiş gibi oldum fecirden kadehlerle sesin ki sükun ve sonsuzluğu çağrıştırdı tekrar şarkı söylediğin o harikulade demlere gömüldüm aylar sonra ve çok özlediğimi hissettim Güzin Değişmez ablam... iyi ki varsın... sesine, gönlüne zeval vermesin Allah..
Apartman görevlisi aidatı almaya gelmiş.... Üzerimde de hiç para yok. Çekmem gerekiyor bankadan. Ve ben de pazar rehaveti, üşenmekteyim dışarı çıkmaya... Kendisine: -"Üzerimde para yok yarın versem olur mu? " dedim de, anlamsız bir şekilde suratı düştü. :) Belki de haklıydı. Çünkü toplanan aidatlardan ödenmekteydi maaşı. Haliyle, aidatı ne kadar erken toplarsa, o kadar erken alacaktı maaşını. Sonra aklıma sözde müzikal hayatım geldi.... Enerjimin, eforumun dibine vurduğum, içimde ne varsa deliler gibi ortaya saçtığım ve ne alacaksam fazlasıyla hak ettiğim mekanlardaki, sözüm ona "solistlik" hayatımı düşündüm anlayacağınız. Para denen zıkkımın ne kadar önemli olduğunu anımsadım belki de yıllar sonra. Ha! para denen melanetin ne kadar önemli olduğunu söylerken sakın ola yanlış anlaşılmasın bir eli yağda, bir eli balda hayatım olmadı hiç. Kendi yağıyla kavrulan ve bazen onu da beceremeyen bir profildim hep maalesef. Neyse... Apartman görevlisi kardeşimin, ekmeğinin peşindeki direngenliğinden dersler çıkarmam gerekecek sanırım. Öyle, "san'atçı, man'atçı" tafrasından teraneler okuma vaktim geçmiş anlaşılan. Çünkü ilk defa bu meyanda içime dokunan bir hadise ile karşı karşıya kaldım... "Para ikinci planda" hikayesi de neymiş efendim! ! ! Senin yarın kadar iş yapmayan, yapamayan adamların bile çatır çatır paralarını aldıkları mekanlardan bazen eli boş, bazen sembolik rakamlarla dön, sonra da solistim de! Anlaşılan kendimizi, bu işin ticaretini yapanların insafına, vicdanına bırakmak çok akıllıca değilmiş! Umarım bu Ramazan arası ve son yaşadığım hadise bir milat olur benim için ve bir daha da asla o eski "san'at için san'at" alışkanlığım, "para da neymiş, mühim olan dostluklar" tafram devam etmez. Çünkü; bırakın vakıanın maddi boyutunu, manen de aldığın para nisbetinde değerin artıyor yahut azalıyor! ! ! ! Benim ki de; olmayan ayranına karşın, mıçmaya (afedersiniz) hemi de yarış atıyla gitmeye benziyormuş... Vah ki, ne vah! ! !
hadsizlik olgusunun tanımına tam anlamıyla işaret eden hususiyet; konuştuklarının yüzde biri bile olmayan insanların konuşmadıklarının yüz katı olan insanlara küçümseyerek bakmasıdır...
şimdilik sağırım duyamam bağırdığını
mugayirdir de hissedemem
ve dur diyemem
onurumu kuşatan ağır kelamlar istilasına
istisnasın da nereye kadar?
haklısın alçağım da
bir yanımdan yani sol yanımdan
ve de kırık kolumdan mütevellit...
kırk küsür sene
kim bilir
kaç ormanlık kağıt tüketip
sayısız dize yazdım da
bir bakışın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!