Küçüklüğümün elimden tutup giderken söyleyeceği kelimelerle bitirmek isterdim hikayemin sonunu.
Ne var ki bağ bozumundayım ömrümün
Irgatlar salkım salkım kopardılar anılarımı
Tanrı Ninurta sudaki yansımasından yeniden yaratmıştı beni
Yusuf'un atıldığı kuyudan çıkarıp
Hangisi dokundu bilmem
Çenemde meleklerin izi
Tenimde İsa ya götürülen mür kokusuyla
Tanrının ilk zaferi değildi bu
Kaç yıldız daha çalacaktı gece.
Evet gök en çok İsa ya yaraşıyordu.
Ama ben Yahuda gibi vicdan azabı çekeceğin günü bekliyordum cehennemin sessiz sedasında.
Kader mi bu tam sana yaslanmışken.
Yoksa bulaşıcı bir keder mi
Bir anlamı olmalıydı bu yalnızlığımın
Sırtıma yükleyip giderken kaybettiklerimi
Hasuni nin çıkmazlarına düştü yolum
Dar bir kapı ve on bir basamak
Tek bir ağac,mavi demir kapı
Çocukluğundan içeri girdim
Siz Sayın Bayım
Nasıl bir günahsiniz ki
Cehenneme sigmadiniz
İçime sigdiginiz kadar
Ömrün uzun olsun
Allah benden alıp sana versin deyince aklıma geldi cümbez ağacı.
Yağmurda kaldırıma çizilmiş iki insan suretiydiler artık
Biri midesinde bir yetmişlik diğeri iki şişe şarapla geçirmişti günü
Üşüyorlardı
Sürüklenirken yağmurla biri diğeri uykuya dalmıştı
Yine aynı saatlerde uyandı korkarak
04.15
Birlikte olmadıkları cok sabaha uyandılar
Bu kadin icin cok şeyken adam için hicbirseydi
Dolunaya feda etmislerdi kaderlerini
Bir de filtresiz küfre.
Adamın icindekiler ağzından çıkandan daha büyüktü.
Düşüstü düştü kadın
Duvarda ki iki fotoğrafın arasindaydi gölgen
Aralık kapıdan sessizce izlerdim
Kalbim hızli atmaya başlardı
Sanki saçlarım o aralıkta beyazladı
O aralıkta kar yağdı üzerime
O aralıkta üşüdüm
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!