Anlarsın hayatın korkunç yükünü,
Hüznün aynalara yansıdığı gün.
Yarınsız olmanın som gerçeğiyle,
Başlar saçlarında bir beyaz sürgün.
Bastona yüklenen bir ömrün kahrı,
Sevdâ bu, acı verecek,
Daha yolun başındasın.
Kaç kapıya gönderecek,
Daha yolun başındasın.
Kanattıysa gönlü aşkın,
Beni yenileyecek bir sevdaya tutsağım,
İçimdeki gurbeti buhurdan gibi tüter.
Ben, infilak etmeye hazırlanmış bir dağım,
Sevdalımın bir defa nazar etmesi yeter! .
Fecir kadar ılımlı, denizler kadar berrak,
Furkan varlığımın rengi, bundan gayri söz aramam,
Gül’ün anlattığı yeter, bundan gayrı yüz aramam.
Döndüm kendi mahşerime, binbir rengi orda buldum,
Başka âleme bakarken beni yakan göz aramam.
Umut yorulur, koşmazsa,
Bir köhne kafeste biter.
Gerçek hayali aşmazsa,
Ömür bir nefeste biter.
Bir hevese neler verdik,
Vurmazsa yüreğine aşkın yalın alevi,
Biter coşkun maceran yılların başa döner
Zaman değirmeninde öğütür günlerini
Ömrün dirilten çarkı bakarsın boşa döner.
Bir sessiz çırpınıştır sevdanın yorgun izi,
Mısralar şairini yükselten bir kanattır,
Şiiri yazmak kadar okumak da sanattır.
Oturup düşünsün benim şiirim,
Ne ağlasın, ne de bağırıversin.
Gurbet, Hikmet, Hasret pınarlarından,
Geçip son visâle sevgiyle ersin.
İnsanın çok yönlü duygularında,
Beklenmedik bir anda gelip kapımı çaldın,
Rengi sevdâ kokulu bir ışık sundun bana.
Yorulmuş bir yüreği tutup elimden aldın,
Şimdi Kerem gibiyim, gördüğümden bu yana.
Artık beni de götür sonsuzluk gecesine,
Umutlara sığınan sabrımı tüketmeden,
Bir Ev yaptı da çamurdan,
İçine gönlünü koydu.
Çöp topladı şurdan/burdan,
Beşik yaptı da uyudu:
Rüyasında dedi Melek:
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!