Gözlerinle yazarsın bahtımı öğretmenim,
Boyayıp binbir renge ellerinle okursun.
Kaç aşk türküsü gibi satırlarında benim,
Sayfa sayfa işleyip kaderimi dokursun…
Öğretmenim, sevgine kalemimi banarak,
Eşini kaybetmiş bir yaralı kuş,
Ağlar geceleri sabaha kadar.
Yuvasında sanki yuvasız kalmış,
Belli ki onun da ölüm yası var.
Ne açan güllerin, ne yeşil dalın,
Bu yolculuk, bin basamak,
Derinlerden çıkar gelir.
Bu yolculuk, bin basamak,
Ufka sevgiyle yükselir.
Bu yolculuk, ırmakta su,
RUBAİ
Biz her gece raksın kundağından geliriz,
Biz her gece bin Ferhat dağından geliriz;
Dönsün semazenler aşk deyip gönlümüze,
Biz her gece Şems’in gül bağından geliriz! ..
-Yahya Kemal’in aziz hatırasına
“Tekbirlerle halka iyân oldu tûğlar,
Sahrâ-ı Üsküdar’e revân oldu tûğlar.”
Toplandı Divân-ı Hümâyûn Çırağanda,
Vuslat, yüreğimde bir ince düğüm,
Çözdüm/ilikledim gezdim bunca yıl.
Vuslat, düşlerimde herdem gördüğüm,
Türküsünü güne yazdım bunca yıl.
İçimde bir gurbet buhurdanı var,
Bir mukaddes rüyanın tülleri arasından,
Uzattım yüreğimi muzdarip bir gül gibi.
Korunmaya çalışan sokağın sarasından,
Hıçkırıkla bağlanmış bir yaralı dil gibi...
Nice toy heyecanlar, nice bâkir umutlar,
Kudüs’ün namlulara sürülmüş fişeğisin,
Burada hasreti söyler türküler,
Şiirleri yüreklere yazılır.
Hikâyeler hasret kokar burada,
Şarkıları bir yeşil ayrılıktır...
BEN SIRADAN ÂŞIK DEĞİLİM!
Leyla desenli bir gömlektir giydiğim,
Koşturur kumlarda ayak izine.
Sürükler hayallerimi gecenin yorgun düşleri,
Çöldeki gözyaşımı yıkayan ter denizine…
Her gece göz yaşlarıyla yıkanır bu sokaklar,
Her sabah gökyüzünde güvercin ölüleri.
Umutları aldatanlar alkol tükürüp geçerler,
Mağazalar utanır vitrine bakanlardan,
Mahşerin telaşı taşadursun ufuklara,
Ben yalnızım şehirlerde bu zaman,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!