Günlerimde yaşadıklarım,
Gecelere sığmayan yalnızlığım,
Bir bir dökülen yaşamım,
Hayallerimden topladığım.
İşte kalbim, işte dudağım,
İşte senden kalan izler canım,
Dumanlı yarınlarımda, yerdeki cam kırıklarında,
Solmuş siyah-beyaz resminle her gece.
Düşleyip özlerdim seni,
Tutkuyla sarılıp hayallere,
Rüzgarla koşan yapraklarla,
Seni beklerdim her gece.
Ruhumda bıraktığın
Durmadan kanayan
Acı veren Yaranın
Sevginle iyileşmeyeceğini
Anladığımda, İlk defa
Ölümün kokusu güzel
Gece, ıssız karanlığı ile doldururken ruhumu
Sessiz ve düşlerle dolu bu insan
Yudumluyordu kırmızı şarabını.
Elinde sigarası dmanlandırıyordu,
Odayı;
Sonra açıldı kapı, soluk bir ışık sızdı.
Bir şarkı veya bir türkü
Yankılanırken oda da
Güzlerin dalıp uzaklara
Dudağında bir tebessümle
Hayata gülmek ne güzel
Sımsıcak duygularınla
Beni götürdün dünyanın öbür ucuna
Bak yalnızım şimdi burada
Her yer sesiz, uçsuz bucaksız
Deli bir rüzgâr esiyor
Kızıllığıyla batan güneşin,
Karanlığa uzayan gölgelerin arasından
Saraylarıyla, minareleriyle,
Denizden gelen yosun kokusunun
Karıştığı bir akşam üzerinde,
Yaşıyorum ben İstanbul’u.
Her akşamın gelişiyle,
Anıların hüznüyle,
Kavrulur, yanardım ben
Mazimin ufkunda.
Sonun başlangıcında,
Sabahın erken saatlerinde,
Uyanırım aniden geçmişten gelen sesle.
Hemen kalkarım,yavaştan acarım penceremi;
Serin bir rüzgar eser,
Deniz ve yosun kokulu.
Derken bir vapur düdük çalar
Hiç beklemediğim bir yanda,
Unutulmuşum bir anda,
Hiç görmediğim eski bir han’da,
Yepyeni bir tat olacak bu can’da.
Biliyorum uzak değil yakınsın,
Ne gecesin, ne gündüz,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!