Sahildeki kahvehanedeyim yine,
Rüzgarın nefesi ve yakamozlar görüntüsü
Karşılıyor beni.
Oturup bakıyorum etrafıma
Karşı masada üç beş kişi,
Oturmuş konuşuyorlar kendilerini,
Sekiz yıla mahkum olmuşum,
Demir parmaklıklar arasında,
Mavi gökyüzüne hasretim,
Duvarlarım delik deşik.
Saçım tel tel dökülmüş,
Ağarmış sakalım,
Gönüllerin doruklarına ulaşmak için
Deli divane olmanın faydası yokmuş
Söz söyleyen diler ne kadar tatlansa da
Ne kadar Şiirler, Kitaplar yazılsa da
Giden yoldan geri dönülmezmiş.
Anladım.
Ey yaşayanlar;
Bir bayram daha geliyor gönüllere
Ama Kimisi aç, kimisi tok
Kimisi üzüntülü, kimisi sevinçli
Yaşadığını sandığı bu günde
Doğduğumuz o anda
Allah adına
Kulağımıza fısıldandı
Ben verdim ben alırım
O canı diye.
Bir nefeste çıktı ağızımdan
Bütün ruhumdan fışkıran
Duyan var mı?
Gören var mı?
Bir başlangıç ve bitişin eşiğindeyim.
Bazen derin bazen sığ hayallerdeyim.
Dertlerdeyim uçurumlardayım,
Biliyorum suç sende değil ama..
Yine de sevdalardayım.
Ah bir bilsen, bir bilsen,
Neler anlatacağım sana,
Göğün maviliğindeki mutluluğu,
Denizin kokusundaki sevdayı.
Kokusuz, renksizim.
Seninle çevrilmiş dünyamda
Gece yarısını üç geçiyor
Kar yağıyor lapa lapa
Bem beyaz
Her şeyi örtüyor
Bütün umutsuzluklara, acılara
Korkulara
Uzaklara bakıyorum geceye
Sarmış her yanı karanlık
Yakınlarda mum alevi gibi
Aydınlıklar var
Bir yanıp bir sönüyor
Toplanıp bir araya
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!