Akşam demlediğim çay ocakta,
Aldığım taze pastalar tabaklarda,
Ne vardı şimdi gidecek bu yağmurda,
Ya kendine gel ya bize gidelim.
Aşkımı alıp götürdün yanında,
Kırmızı gonca gül rengi
Dudaklardan aşkı tadıp
Kalbinde sevgiyle büyüten
Onu sığdıracak beden bulamayan
Kayıp şehrin insanları
Anka kuşunun gagasında bir tohumdu,
Düştü toprağa,
Güneş güldü, bulutlar ağladı.
Gün geldi..
Güzelmi güzel,
Bir çiçek yeşerdi, bu tohumdan.
Güneşin,
Doğuşu ve batışındaki kızıllıkta
Hayatın en güzel yıllarında
Doğan biz idik.
Dağların taşların tozunda
Sorma ayrılığın acısını,
Geceyi gözleyen yıldızların,
Aya göz kırpan yakamozların
Altında bana anlatamam.
Sorma hasretin tadını,
Gül veren baharın gözyaşını,
Dört duvar arasında yalnız başıma,
Çevriliyim umutsuzluklar ormanıyla,
Göremiyorum kimseyi, kendimi bile,
Karanlıklar içindeyim ama bekliyorum yine de.
Duman duman olmuş geçmişimle,
Geçen, her geçen acılı günlerle,
Uykusuzlukla kıvranırken,
Anladım ki yine
Gecenin hüznü vardı üzerimde.
Kalktım seyretmek için geceyi,
Açtım ay ışığı altındaki penceremi.
Sonra birden
Biliyorum şu anda rüyanda beni görüyorsun
Sımsıcak elimi tutmuş
Gözlerimin içine bakıyorsun
Menekşe gözlerin
Ta derinliklerime işliyor.
Biliyorum sende beni çok seviyorsun
Bir mananın manasızlığıyla,
Kalemimden damlayan mürekep.
Bir hayal gibi uçup giderken
Hiç unutulmayacak,hiç hatırlanmayacak
Görülmemiş bir simanın,
Duyulmamış pırıltılı ismin.
Çığlık çığlığa ağlayarak
Gözlerimizi bu hayata
Açtığımız gün
Doğum günü
Kimimizin güne, saatine kadar
Kimimizin güz veya hasat mevsimi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!