kendimi kaybettim meçhul bir trende.
bir gün, biter yolculuğum çıkarım gün yüzüne de
5 N 1 K yüklü kara vagonlar bilinmez.
son sürat geçer ömür istasyonundan da
inenlerin akıbetini kimseler bilemez.
bir doğum günü:
yıl bin dokuz yüz seksen bir, onuncu Ağustos, haftanın ilk günü pazartesi...
Esma Kadının içinde küçük bir can, zaman dokuz ay on, on buçuk gün falan....
çıplak ayaklar, çatlak dudaklar.
aldım üzerime zamanı.
giyip ayağıma kaderi,
sırtta geçim, durur eğrelti.
bastım ömrümün toprağını.
tozunu yuttuğum dünyada,
hakikat;
heybetli, keskin bakışlı, asil duruşlu bir aslan.
korkanlar, saklananlar, saklayanlar, kaçanlar, lar, lar...
olmuşlar bir bir, birer yenilen pehlivan.
gitmiş ses telim, çıkan ağzımdan bir bam teli,
kalp örtülmüş, sanırsın sanki küstüm çiçeği,
bakamam gözümden gözüne değmesin ateşi,
"soru" yu görürüm karşımda, cevaplayamam.
derken;
kaf dağının zirvesinde bir acı seda duyulan.
masalımın mevsimi güz, çaldığı söz ayrılıktan.
eteğinde dökülen bilmem kaç kozalaktan,
dalında hasret düşüp, yalnız kalan can benim.
kaf dağının zirvesine yağan dolu kardır.
gökyüzünde gri beyaz bulutum, parça parça yüzüm.
maviler içinde duruşumu bakmayın, kıskanılır.
seyrelerim sizi hey gidi gençlik! sormayın nedendir?
benim bu aleme seyredişim hiç sevdasındandır.
dağlarda yeşil mavi ormanım, boydan boya kaplarım.
yolunda yağmur damlalarını bastım.
senin uğrunda şimşeği kucakladım.
hasretinle bulutlarına bir bir dolaştım.
meğer bu son, bir başlagıcın habercisiymiş.
ne mutludur ki bana, bundan öte ayrılık yok.
gece ilâhi sesleniş;
karanlığında,
gözlerin
daha bi ışıl ışıl,
daha heyecan dolu
yüreğin,
sabah ilâhi seslenişle gözünü açacaksın,
doğrulacaksın önce yumuşak rahat yatağından.
ışıklarını açacaksın gaflet uykusundaki odanın.
yeni bir güne merhaba diyecek adımların
yürüyeceksin geceden kalma lavaboya doğru.
yıkadıkça yüzünü, kalkacak gözünü örten perde.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!