Bir çakıldan dağa mağlub şiirin kaldı
Bir de su sesinden işlenmiş göğe. Leyla
göğsünde buzyarasını eritiyor göğümün
bulutları taşlayan insanı seviyordu elinden geldiğince
öpmek istediği yaraaraları vardı
ölüyorum sıkarak
içimdeki ayyuka bir kurşun
prova ediyor ölümü
yüreğinden her atılışım
benim söylenecek bir yalnızlığım yok
ayakların
öpücüklerim yeryüzüne
alnını tutan yel
nefesimin inadı
bilmiyorsun
yaşamı sevince boğan
Ay
Alnında dolanıyor bu gece
Ay bir hapishane ışıldağı
Alnının dikenlli – telli çatında
Ay
koyunca kulağını kainat
hayatı göğsümden dinlerdi
bir çocuk
bir çiçek
damlatırdı gözyerinden
Bu gün kederinle dostlarınla ve sevdiklerinle başlangıçlar
Yüzünden geçiyor birer slayt efekti olarak ışık hüzmeleriyle
Her anı veda olan deliliğin tanımsız idrakı ile selamlıyorsun
Karşılaşmalar ve uğurlamalar içiçe kesişmekte yüreğinde
Gelişinde ve gidişinde
anlamı olanlara bakıp bakılıyorsun
Ah neredeydin! Şarkı bitti, kuş pervazı bıraktı,
Pazar dağıldı, köprü kapandı, ay silindi...
Yolunu açıyorum şimdi ben kan ter içinde;
Şarkıyı anımsamak, kuşu pervaza getirmek,
şimdi zamanın kanını emen ateşli dudaklarım
bir bahar akşamı avuçlarınu yuttu vedalaşmaların
uzandım beni kusmaktan yorulmuş toprağa
kalbime soktum prangalı esirlerini aşkımın
içim burkulmuyor artık yaşadığıma
bir sondu gölgenin geçmesi ırmağın sesine
kuş kanatlarından kalan tılsımlarda
sarılıp kaldığımız uykular vardı
bir sondu gölgesi uykularla biten
hüküm göçmüş yaralar içinde humma
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!