-düşmüş- yüreğimde anlamlı gölgesi yalnızlığın
salınarak geçer ölüm sesizce kayar ucunda dilimin
kan oldu sıçradı gözbebeğime yıldızlar geceleyin
ağaca kuş tüyü düşer çekilir sesimden ay
bir köryüklü otobüstedir dünya -hınltıyla geçer
her yolcuda bir yanım kötürüm
Bir Defter Kapanırken
rüyalardan esirgenmiş şehrin müzmin konuğu gölgem!
her yıkılışta alıp vurduğum haykırışım göktavana
bu son hitabım gibi kırgınım
ve sana öfkem!
Kapan artık ağzım!
Kapan yeryüzlü gülmelere
Damağımda pıhtılaşırken kelimeler
Kapan gövde diye sürme beni sokaklara
Bak! Suretin kaçıncı suret şu şehirde
Asıl benim o diye geçenlerin
son öpüş
öpüş değildir ki
kuru bir yaprak
ayrılırken daldan
kendinde olan şey
:acıma
(Ö. Asafca)
Bacaklarını yorgan yemiş
Sırt üstü yatıryorsun çarşafta
Demek aşk istiyorsun
Yüzünde beyazı kıvancın
Keder için erkendi biraz
Uçmayı talim için atlanan uçurum
Deniz kuşları için yanarken
Kayalara konan hüzün
Gözyaşlarından çok erkendi
devindim
yükümlü ve ağır
soğudu damarlı dolunay alnımda
kendine yetmeyen erdem
daldı ebedi suskunluğa
usum
sen ölünce herkesten
bir avuç fazla gözyaşım var
tüm zamanları içmiş olacağım
ölme
sen ölünce vapurlar beyaz geçecek
Farzet ki şu şehrin
Işıkları biziz bu gece
Hani odaları kızartan değil
Yüzünü omasa da
Ağartan sokakları
Mavi bir kuyu incelir yürekte
Senin de gecen olur alnın
Yıldızlar göğün yalancıları sabaha
Gün girer uykuna sonraya kör kalır
Etiniz de kemiğiniz de sizin olsun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!