Akisleri yitik bir melodisin
Yıllanmış, çok kullanılmış ve yarım
Şarap değil ya bu...
Yıllandıkça tatlanan, yıllandıkça güzelleşen...
Öyle olsa ne değişir ?
Dimağımda acıdan başka tat mı var.?
Günaydın bayım
Günlerdir cevap vermiyorsunuz bana
Alınıyorum artık.
Oysa bir kelimenizle dünya değişir.
Milyonlarca kuş aynı anda kanat çırpar
Her şey yenik düşerken zamana
Betonu usulca çatlatırken buğday tanesi
Kırılan sadece camlar değilken
Beyaz siyaha, siyah beyaza tamah ederken
Tüm zerafetiyle vücut bulmuş karanlık.
Aklanmış yanlışlar içinde...
Ağırlığından ağırdır yüküm
İçimde bir dağ büyüttüm
İhanet vurdu kapımı
Dağın içine gömüldüm
Başsız ayakları yürüttüm
Güneş değildim, balçıkla sıvandım
Sokakların kirpikleri dökük
Bütün yaşları al, git.
Şiirlerin boynu bükük
Dizeleri al da git.
Cümlelerin ağırlığını farketti.
Esaret onlar için kolaydı,
Dile dökmek ise zorlu sorulardan da zordu.
Ne zaman bir ölümün haberini alsa
Ağlamaya başlardı.
Durmadan... Sabah akşam.
Yeryüzünün kasıntı gölgeleri
Küçük dağlardan büyük egolar fışkırıyor.
Büyüttükçe hayatı sözlerde,
Küçüldünüz evrende.
Ölüm dediğin bir an
Güzellik, yakışıklılık, zenginlik...
Kirpiğin kuşların diyarı
Gözündeki bir kanat, ben olsaydım
Kaburganda saklanır melun sancı
Açıkta kalmış sızın, ben olsaydım
1.
Güneşten, ışıktan bi haber
Yitip giden sade bir uçurum.
2.
Göğün göğsündeki sulak bahçe
1.
Köprü oldum üşüyen ayaklara
Sırtımda sessiz bıçak, omuzumda yara
2.
Sinsi bir deprem gibi gidişin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!