Kadın geldi.
Ağacın yapraklarını okşadı
Hüznünü çıkardı bağrından yapraklara astı
Yeşerdiginiz yeter, kuruyun artık dedi
Ben bu dünyanın mültecisiyim
Şişirilmiş yüreklere emanet edildim
Nereden bilebilirdim kof tanesine döneceğimi
Balon değil bu.
Bomba infilak etti.
Acıyla güçlendirilmiş, yüreklendirilmişti.
Toprak gibi baktı adam.
Ölümün rengine büründü kadın.
Buluşacaklardı besbelli
Bu güzel, geniş gökyüzü...
Kimlere dar geliyordu?
Dar gelen gökyüzü değil, sığ kafalar
Şerle oturup, şirretle kalkanlar
Sorsan herkes iyi.
Bir varmış da bir yok olmuş
Yer yarılmış gök yarılmış
Gece gibi bakışları geceyi yakmış
Ardında kalan ruhunu asmış
Acısını gömen yürümüş,
Gömemeyen uyumuş
Kementi dar bir ipte dizerim cümleleri
İpin en yağlı yerine oturur ünlem!
Hicran, düğüm düğüm...
Ağıt ağıt süzülür gidişler.
Bir ayetin kutsallığı okunur yeryüzünde
Tüm yaşanmamışlıkları saklayacağım.
Sahte sevgilerden uzak duracağım
"Herkes"lerin ne dediğini umuruma yaklaştırmayacağım
Acınızı acım değilmiş gibi yaşayacağım
Söylenmemiş şarkıları dinleyeceğim
Yüzümde iki kan çukuru
İki yanımda kasvet...
Pirüpak hüzün..
El değmemiş, hiç yaşanmamış
Gökle yer arası yağmur damlası
Penceremden yaz geçiyor
Kahkahayla, cümbüşle, güneşle...
Oysa benim dimağımdan kış akıyor
Damla damla yokluğun süzülüyor
Adın geçiyor bir cümlede.
Mevsim değişiyor,
Yüreğimi koydum bir kenara.
Güneşi avuçladım, yas'ladım sırtımı rüzgara.
60 km' lik zamanın eşiğinde,
Doğudan batıya, kuzeyden güneye...
Binbir farklı dilde de aynı anlama geliyoruz seninle.
Var olduğun coğrafyayı seveyim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!