Saatin sisli kadranını kaldır,
Üz mevsimi, zamansız yaşa
Meyil ediyor sana körpe dünya
Esrarın bir bulut, hırçın bir dalga
Yelesini kaldırmış rüzgar
Rayihana erişmekte...
Gün batımına eşlik et vaveyla
Benzersiz bir giz gibi...
Göreceğin her şey sana ait.
İçimdeki sese kulak ver, sağır oldum.
Kovaladım tüm gerçekleri
Elimde yalın bir yalan kaldı.
Her yanlış, doğruya bir adım yaklaştırır.
Kaç yanlıştan doğdun?
Kaç yanlıştan var ettin kendini?
Rengarenk taşların soğuğunda...
Yedi rengin yedisine yenildim
Elimde bir siyah kaldı
Titreşimin tellerinde...
Kulakların dinleyemeyeceği ağızla...
Karanlığa bir çığlık attım
Aklımda dolanan dağınık uğultu...
Gözümde sancıyor mevsimsiz yağmur
Durmaksızın çoğalan boşluk.
Engebeli toprak kokusu...
Ey bir çemberde herkese eşit duran yazgı!
Gülerdi...Ve belirirdi insanlığın alnında çizgiler
göz çukuruna itilirdi tebessümler
dudaklarını ısırırdı gülerek
Birkaç gül savruldu etrafa
Birkaç kayıp sabah.
Nemli bir göz değdi tenime.
Birkaç diken...
Çizgili yalnızlıklar giydim üstüme
Burnuma kadar çektim, çiçekli senfonileri
Sizin hiç bulutsuz zamanlarınıza yağmur yağdı mı bayım?
Kahverengi çaylar içtiniz mi?
Şekerinizi kaç çayla içtiniz bayım?
Dengi dengine olan davul değil miydi?
Ey bir çağın karanlık yazgısı!
Ah'lar geçidinde duraksa...
Çekilmemiş tüm çileleri öp
Eğil, zamanın boyunduruğuna
Hicret et, soylu unvanlara
Gücenmiş bir ülken yok senin.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!