Sabır kuşum kanat çırpar
Kuşkulanan yüreğime
Gönlümün gözüne çarpar
Destek vurur direğime
Korku besler açlığımı
Sessizlik yakıyor topraklarımı
Yağmura yaslanmak bahtımız olsun
Damlalar yokluyor yanaklarımı
Her gece ıslanmak bahtımız olsun.
Umudu zorluyor beklenen uzak
Doğrul, mavi gökler direncine fer
Yoğrul, kubbelerden duyulan sefer
Ağızlar dolusu enkaz, hikâye
Bakışlarda saklı, dirilen nefer
Kangren olmadan yaram
Dermanını sal gönlüme
Kırgın bakışımsın karam
Fermanını sal gönlüme
Kaderimle uslanmışım
Sonbahar kurulmuş yapraklarıma
Aniden sarartıp soldurur beni
Ağıt döker bulut; topraklarıma
Çile çeşmesinden doldurur beni
Kışı ağırlayan yüreğim şaşkın
Katliamlarının izleri derin
Kökün kurutulsun İsrail senin!
Kara çarşambalar senin eserin
Kökün kurutulsun İsrail senin!
Hayvana yapılmaz işkencelerin
Bahar'dır, yüzyıllar ötesinden gönlümüze konmayan
Şahdamarı kesilmiş yolun, mevsimlerimizdir kanayan
Kış'ta: mazlumların gözlerinden sürgün verir nevbahar
Gerçek fecirleri arayan; tutsaklığımızdan kalan ahlar
Sahte bir dekorla süslenen yapı
İçinde taşıyor ölüm anını
Körlük hastalığındadır görenler
Hikaye etmezler gelen yarını
Enkazın altında ezilmekteyiz
Hırs ile girdiğin şu son pazardan
Kârdan geçtik, sermayemiz boş çıktı
Müflis tüccar gibi saydık nazardan
Doğru gördüğümüz gözler şaş çıktı
Şer ilmeği atılınca zamana
Gün huzursuz, gün kaygılı, gün bitkin
Neden böyle boynun bükük kardelen?
Eşkıyalık dolmuş gece, gün tekin
Neden böyle kaşın dökük kardelen?
Bahar sabahında nedir bu telaş?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!