Huysuz bir rüya gibi işler geceme yokluğun
Zaman çalınmış, ben öylece boşlukta
Hesabı tutulur benim adıma bir dakikanın
Yokluğun her an çarpar durur zembereğimde
Koynuna dizilmiş gibi her gülüşüm geçmişten kalma
Ruhsatsız bir sevgi kaldı üstümde
Hükümsüzlük sunuyor adeta geleceğime
Kaybolmuşların adına yazıyorum
Bu serseriliği
Tanımlanamayan bir eda ile
Kısadır aslında rüyalar
Kiminde üşürüz usul usul
Kiminde de bir peri dokunuşu
Ama hepsinde de
Farkına varmadan uyanırız
Şafakta güneşe selam çakarız
Göğe uzansam
Yedi katı bir bir aşsam
Bir kuyruklu yıldızın peşinde
Kainatı arşınlasam
Diye, diye sonsuzluğu yudumlasam
Sonra sıcacık bir koyunda
Rüya Şehir
vakitlerden İstanbul, günlerden Beyazıt
anı yaşadığım dakikalar Sultan Ahmet
sıcacık bir yudumun keyfinde boğazı seyret
Aşk budur inan gerisi çok eski rivayet
yaz zamanı bir rüyaydın
hafiften bir meltem gibi
tuzlu tenimde gezerdin
gözlerin ve deniz
en masum maviydi
bir rüyaydı sanki her şey
kağıttan gemilerimizle
en uzak kıyıların peşinde
bir mavi ummandan
bir başka maviliğe
Derdest olan bir aşk mahkumu asılmalı dar ağacına
Sormadan asın demeli üstünü kapamalı toprakla
Ne alsın rüzgar onun kokusunu ne de salsın
Ki uzakta bekleyen bir munis sevgili işitmesin
Vücutlar aşkla parelendikçe dalarız günahlara
nasılda isterdim senli sabahları.
şu ilkbahar günlerini yaşadıgım,
buruk geçen anlarımın içinde
ben bir dogup bin ölürüm
gecenin içinde; senli düşlerimde
Beklemekse seni
............ bu kentte özlemek
Özlüyorum
Hemde senden seni dileyerek
Ayrılığı düşünmeden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!