Mehmet Macit Şiirleri - Şair Mehmet Macit

Mehmet Macit



olmalısın her daim rüyalarımın süsü,
ki;
yeşersin kır çiçekleri gönül bahçelerimde.
papatyalar,

Devamını Oku
Mehmet Macit

(Hikâye)


Sevim, ta ilkokul yıllarımdan itibaren tanıdığım ve her gördüğüm zaman, içimde bir sıcaklık duyduğum kızdı. Bizim yukarı mahallede oturur, iki mahalle arasındaki parkta oyun oynardı. Bende, onu daha çok görebilmek için çok kez o parka gider oyun oynardım. İlkokullarımız farklıydı, ancak tesadüfe bakınız ki, ortaokulumuz ortak olduğu gibi aynı sınıfa düşmüştük. Sarışın, çok hareketli cıvıl cıvıl bir kızdı. Dersleri çok iyi olmasa da, sınıfta kalmamıştı. Ortaokul yıllarımda onu yakından takip eder, konuşmak için fırsat kollar, okul çıkışlarında yolumu uzatarak, onu takip ederdim. Bunları neden yaptığımı o yıllarda tam olarak anlayamamış, liseye başladığım ilk yıldan itibaren, bedensel ve ruhen gelişmemin de etkisiyle, Sevim’e karşı dayanılmaz bir sevgi duymaya başladığımı anlamıştım. Öyle ki, onu konuştuğu her erkekten kıskanır olmuş, aynı lisede olsak ta ayrı sınıflarda olmamın etkisi ile teneffüsleri iple çeker, şayet göremezsem huzursuz olurdum. Benim yaşadığım bu fırtınalardan habersiz olan Sevim, yaşıtları arasında seçilen, güzelliği ile dikkat çeken bir genç kız olmuştu. Okulumuzun yakışıklı erkek öğrencileri peşinden ayrılmaz, o da onlara karşı samimi hareket ve konuşmalar içerisinde bulunur, ben de bunları gördükçe üzüntüye kapılır, kendi kendime gelin güvey olur, gençlik hayalleri kurardım.
Oldukça zayıf, orta boylarda, beyaz tenli, siyah saçlı sevimli bir yüzüm vardı. Bu nedenle pek çelimsiz görünürdüm. Sevim’in yanında okulun gösterişli, güzel giyinen zengin çocukları dolanırken, duygularımı ona açmaya cesaret edemiyor, kendimi derslerime vererek üzüntümü gidermeye çalışıyordum. Çok başarılı olmasam da, iyi bir üniversiteye gideceğime emindim. Şayet güzel bir okulu kazanırsam Sevim’e açılır, hayallerimi ona anlatırım diyordum. Sevim’in okul başarısı düşüktü, bu nedenle iyi bir üniversite kazanması imkânsız gibiydi. O da bunun farkında olduğu için güzelliğini ön plana çıkarma gayreti ile hareket eder, çevresinden gördüğü ilgiyle şımarık hareketler yapardı.
Üniversite sınavlarına girmiş, sınavım beklediğimden çok daha iyi geçmişti. Sonuçların açıklanacağı tarihi beklerken, Sevim’i takip etmekten kendimi alamamış, boş zamanlarımda onun mahallesini gezmekle vakit geçirmiştim. Uzaktan da olsa onu görmek, en büyük emelimdi. İyi bir sonuç alırsam onunla konuşmayı kafama koymuş, duygularımı açmaya karar vermiştim. Sonuçların açıklanma zamanı gelmiş, sabırsızlık içinde yerimde duramıyordum. Bu arada babam, annem ve iki kardeşimde aynı heyecanı yaşamakta, aileden üniversiteye gidecek ikinci çocuğunun nereyi kazanacağını merakla bekleşiyorlardı.

Devamını Oku
Mehmet Macit

geçmiş ve geleceğin çatıştığı zaman döngüsünde,
yeşermişti umutlar.
yaşam çizgimin sıfır noktasında,
hayata bir başka,
daha bir başka baktığım,
aşkı bulduğum gündü,

Devamını Oku
Mehmet Macit

ısındık yıllar yılı,
mışıl mışıl uyuduk.
kokladık terinizi kömürün karasında.
varamadık farkına verilen emeklerin.
bu kez yürekten yandık,
belki de sizleri,

Devamını Oku
Mehmet Macit

Gönlüme dolan gülü aşkla sarasım gelir.
Mutluluğun sırrına şimdi eresim gelir.

Gözlerim gözlerinde uzansam kucağına,
Aşk ile son nefesi hazla veresim gelir.

Devamını Oku
Mehmet Macit

Aldanma bu güneşe mevsimlerde şaşırdı,
Sakinleşti dalgalar gemileri aşırdı.
Duygular bahar sandı, gönülleri taşırdı,
Aşkından izler kalsın, zemheri günlerinde.

Gözlerin uzaklarda günü güne eklersin,

Devamını Oku
Mehmet Macit

(Hikâye)

Kötü haberi aldığımdan beri nerede duracağımı, ne yapacağımı bilemeden dolaşıp durdum. Oğlumun hastalığının ilerlediğini, sayılı günlerinin kaldığını söyleyen doktor, oldukça üzgün bir halde, artık dua etmekten başka bir şey yapılamayacağını, oğlumun son günlerini evinde huzur içinde geçirmesini tavsiye ederek yanımızdan ayrıldı.
Mevsim bahardı. Evimizin çevresindeki ağaçlar çiçeklerini açmış, çimenler yeşermiş, havalar iyice ısınmıştı. Oğlum bazen evin bahçesinde, bazen yatağında yatarak hayatını devam ettirirken, eşi ve çocuğu yanından ayrılmıyordu. Henüz otuz yaşında olan oğlumun üç yaşında bir oğlu ve kendisini çok seven bir eşi vardı. Fakat o yıllarda çok yaygın olan verem oğlumun yakasına yapışmış ve tedaviye cevap veremez hale gelmişti. Doktorun tavsiyesine uyarak bir yandan karısı, bir yandan ben, oğlumun mümkün olduğu kadar rahat etmesini sağlamak için didinip duruyorduk.
Gelinim Fatma, kocasının durumunu biliyor, içindeki fırtınaları bastırmaya çalışarak neşeli görünmek istiyordu. Bahçede yeni dikilen sebzelerle oyalanırken iki göz iki çeşme ağladığını gördükçe içim parçalanıyor, metanetli olmaya çalışıyordum.
Aradan bir ay geçti, geçmedi bir gece fenalaşan oğlum, kendini tüketen hastalığa fazla direnemeden, Hakk’ın rahmetine kavuşmuştu. İşte o an sakladığımız yaşlarımız ağlamalar eşliğinde sel olup akıyordu. Ertesi günü oğlumu yakın bir köydeki aile mezarlığına defnederek evimize dönmüş, başsağlığı için gelenleri karşılamaya çalışıyordum.

Devamını Oku