Yokluğunda, olmadık kişilere sorar oldum seni.
Hiç olmadığı kadar, kalbim kırgın...
Senin yokluğunda deli olmayı, özlemeyi ben mi seçtim sevdiğim?
Bağrımda, ateşlere teslim ettigini unuttun mu?
seni görmedigim zamanlarda, gecelerle boğuştugumu kim inkar edebilir.
Dedim ya sevgili,Eylül olması birsey ifade etmiyor, eğer senin kalbin Eylül'lere uğramamış olsaydı, bunlar başımızı gelmezdi.
Gidiyorsun...
Arkanda kocaman bir kof bırakarak.
Yüreğimi, gözlerindeki acımsı gülüşünle sapladın.
Ayrılğın, sensizliğe ağlıyor.
Bakışında ayrılık kokuyor, kulağımda sesin yankılanıyor.
Ve senden ağlıyorum, dön yüreğime...
Sadece bana lanet eder bu duygular.
Kanar,yanar hala içimde.
Dilinde dökülüyorum, kırk dökük ve değersiz bir edayla...
Kalbim ellerinde, hırpaladın sözlerinle, gözlerinle,yerin dibine soktun bütün sevgimi.
Sessiz bir yerde, bir kenarda sırt üstü yatırılmış,bıçak sırtımda ve yanı başımda feryatlar ederler.
Habersiz olacak gidişim, vakitler sorgulanmadan duygularım çekip gidecekler.
Hoş bir sema gözüküyor uzaklarda,ardında bırakılanlar beyaz sayfalar,dolup taşmış...
Yazmama rağmen, sadece beyaz bir mürekkebe bürünüyor kağıt.
Kararan geceye yol alırken,yarasalarla doluyor her yer.
Kör sağır bir derviş gibi, yürülür yol alır...Kızgın çöllerde sevdanın peşine düşmüş, kokusunu bir damla su nezninde hasretini çekip içine..
Kan kızılı gözleri,içine düşen su damlaları.
Her gittigi yere, bizi hatırlayacak bir duygu yeşerir...
Gözlerini benden kaçıralı bir hayli zaman oldu.
Üşüyorum sözlerinde,geleceksin diye gözlerimde hala aralıklar biriktiriyorum.
Kirpiğime asıldı aşkın ve sensizim gündüzsüz gecelerime...
Bir gün bu yolları birlikte hatırlayacağız.
Eğer, birbirimizi görebilme ihtimaline sevebilmişsek.
Mülteci, isteklerimiz olacak şafak vaktiyle güneşi görebilme ihtimaline doğuya yöneleceğiz.
Sonra,bu yollar hasrete yük olmuş gibi sessiz bir yıģ ınlar mekanı olacak.
Bu, bizi ileriye yönelik hayaller götürecek, hiç birşey olmamış gibi yolumuzu devam edecegiz.
Bir gün, ölüm boğazımızda yakalayacak,yaşamadığımız ve mutlu olmadıģ ımız günlere döneceğiz.
İyi!
Dert ortağım mı,olacaksin gecenin metanetinde.
İstemiyor musun Can,
Bugün gece olsun,
Son gece olsun,seninle...
Gece gitmiyor,belki seninle gece giderdi diye düşündüm.
Aşksız bir insanı ne zaman övmeye başlasam, ateşin içinde yandığımı görüyorum.
Ve sarf ettiğim sözler,dilimden dökülenler,kalbime acı sızdırıyor...
Aşk üzerine bir şiir yazmak lazim.
Hiç sevmedim ki!
Ne söyleyebilirim, Aşka dair.
Leylaya sormak lazım, Mecnuna sormak lazım, Mem u Zine sormak lazim, aşk nedir; Yunus'a,Mevlana'ya, Şems'ine duyduğu aşk sormak lazim. Bana sormayın aşkı,modern zamanlarda aşk: para, seks içkidir.
Aşk dolu gözlerle baktığımda, cinsel objeleriyle dolu dolu etrafta kadınlar, aşkı çağrıştirmıyorlar.
Aşkı bana sormayın, Leyla'ya sor, Mecnuna sor,Mem u Zine'ye sor,onlar sorun aşkı bana değil.
Daraldım bir gece, saat bilmem kaçı kaç geçiyor.
Akrep yelkovan söz vermişçesine ağır ağır tik tak tik tak... Yol alırken.
Yalın ayak yarıçıplak fırladım taş beton üzerine serili yatağımdan yarım yamalak bir uykuyla...
Karabasanla cebeleştim şeytanın rüyasına girmiş melek olarak çıkmış bir sefil bir harap evliya gibiyim.
Bütün bunlar olmuşken aynanın sade ve tin yüzüne baktım...
Görünen yüz ben değildim Ecnebi...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!