Kimileri kürek çeker,
Kimileri yürek çeker...
Kimileri hasret çeker,
Kimileri gurbet çeker...
Kimileri sevda çeker,
Kimileri gövde çeker...
Birçok insanın iki yüzü vardır,
Bir tek yüzünü vitrine çıkarır...
İkinci yüze rıza göstermezken;
Dokuzyüzlü Telefonlar bıktırır...
Önce Dokuzyüzlüleri bilmezdim,
DÜRÜST KALABİLMEK
--İnsanı en güzel suret üzere yaratan Allah, ona güzel ahlak sahibi olabilmenin kurallarını koymuş ve yollarını da öğretmiştir. Tarih süreci içerisinde İlahi Dinler; “İnsan-ı Kamil”, yani en ideal insan tipinin yetişmesini hedeflemiştir. Ancak bazen insan, ille de çirkinleşmek istemiştir. İnsanların yaratıcısını ve yaratılış gayesini bilebilmesi için, elçiler ve kitaplar göndermiştir. Gönderilen bunca Peygamber'e rağmen, insanlık özlenen ideal tipini yetiştirememiş, sürekli haksızlıklar olmuş, kan ve göz yaşları akmıştır. Hatta kendi Peygamberine dahi eziyet ve işkence eden, hatta öldüren kavimler de olmuştur..
--Ancak tarihe mal olmuş, mükemmel(kamil) insan tipi evliyalar da nadiren yetişmiştir. Her şey zıddı ile kaimdir. İyinin karşısında kötü, Meleğin karşısında Şeytan, siyahın karşısında beyaz, acının karşısında tatlı, gecenin karşısında gündüz, sıcağın karşısında soğuk yaratılmıştır. Hakkın karşısında Batıl, haramın karşısında helal konulmuştur. Çünkü kötüler olmadan, iyilerin değerini anlamak mümkün olamazdı. Maalesef günümüzde kötüler çoğaldı, iyiler azaldı. İyileri mum ışığı ile arıyoruz artık.
--Ahlaki değerler zamana ve topluma göre değişir oldu. Ancak yaratıcının mutlak değerleri hiçbir asırda değişmez, onun doğrusu tekdir. Kıvıran biz insanlarız. Yaratıcının ezeli ve ebedi ilminde de bilimin doğrusu tekdir, zamana ve toplumlara göre değişmez. İnsanoğlu kainatın yaratılışından bu yana zaten var olan ilmin kural ve kanunlarını keşfetmekle meşguldür. Elbette ki bulduğu doğrular yaratanın doğruları ile çelişmeyecektir. Çünkü bu düzeni koyan odur. İnsanlar bilim denen bir oyuncakla oyalanıp duruyor, deneme yanılma yolu ile bir şeyler keşfederek mutlu oluyorlar. Yunus'un dediği gibi; “mal da yalan/mülk de yalan/ var biraz da/sen oyalan”
--Her şey zaten yaratanın ilminde vardı. Dini, bilime kapalı veya aykırı imiş gibi göstermek doğru değildir. Dini de, İlmi de yaratan o olduğuna göre, ikisi arasında bir çelişki olabilir mi? Bazı bilim adamları ne kadar inkara kaçmayı denemiş iseler de, meğer bir o kadar yaratıcıya yaklaştıklarını görmüşlerdir. Bir eserin, sahibini inkar etmesi kadar komik bir şey olabilir mi?
--Doğruluğun, dürüstlüğün hakim olduğu çağlarda medeniyetler ve insanlık birazcık rahat ve huzurlu yaşamıştır. Bozulmuşluğun hakim olduğu dönemlerde insanlık, kölelik müessesesi ile tanışmaya başlamıştır. Bu çağlarda bilim de çarpıtılmış, hep güçlü, zayıfı ezmiştir.
Bu cana ne gelirse dilden gelir,
Dile söz söyleten gönülden gelir.
Haramı helali yiyen ağızdan;
Haddini bilmeyen kulundan gelir...
Kulak ver dinle, Ulema ne demiş;
-Sevmeyenin akibetine bak...
Bir gün Hüsso eşşeğini kaybeder,
İlan etmek için Cami'ye gider.
İmam'dan ister kayıp ilanını,
Hep düşünür Eşşeğin palanını...
-İlahi
Bir gün gelir vade yeter,
Zaman durur, süre biter...
Bütün dostlar, birlik olsa;
Kefin sarar, toprak örter...
-Nesir yazı
Civcivin kurtulması için,
Yumurtanın kendini feda etmesi gerek...
Vakti geldiğinde,
Yumurta nazlanır da;
'ben çatlamam' derse,
ÇINARLI ÇETESİ NE AĞIT
14 Çocuk Şehide Ağıt
Çınarlı’dan çıktılar akşamüstü,
Şahinbeye doğru gidiyor posta,
Elmalı Köprüsü onlara hasta.
Girerken kavşaklara,
Dikkat et yavşaklara...
Güvenme gevşeklere,
Razı ol şimşeklere...
Bozuk insan çoğaldı,
Ben hep derdimi atarım sineye,
Ben bu elde, dilenmez dilenciyim...
Ben, gözyaşımı tutarım seneye,
Ben bu yıl da dilenmez dilenciyim...
Kimselere bidirmem açlığımı,
Mehmet Bey iyi günler.Arama motorundan bulduğumuz 'TÜRKLERİN PEYGAMBER SEVGİSİ' isimli yazınızı okuduk ve çok beğendik.Çeşitli kaynaklardan aynı konuları seçip toparlayarak müthiş bir kompozisyon yapmışsınız.Yazınızı kopyalayarak arkadaşlarıma da gönderdim ancak küçük bir ayrıntıyı size belirtmeden ...