-TÜRKIYE'YI SOYKIRIMLA SUÇLAYAN ÜLKELERIN SICILLERI BOZUK:
_Hiçbir tarihi bulgu ve belgeye dayanmadan Türkiye'yi, Ermeniler'e yönelik sözde soykirim yapmakla suçlayan ve medeniyetin besigi oldugunu ileri süren Bati Ülkeleri'nin bir çogunun SOYKIRIM VE TEHCIR SUÇLUSU oldugunu görüyoruz.
_Atatürk Üniversitesi Türk Ermeni Iliskilerini Arastirma Merkez Müdürü Yrd. Dç. Dr. Erol KÜRKÇÜOGLU; 'tarihin büyük soykirimlarinin bir bölümünün Amerika Kitasinda gerçeklestirildigini' belirterek, AA muhabirine yaptigi açiklamada, 'Amerikan Kitasinin kesfiyle baslayan Soykirimlarin suçlusu Avrupalilar, yeni dünyada insanligi ürküten katliamlar gerçeklestirdigine' dikkat çekti.
_'ABD'li tarihçi David E. Stannard'in yazdigi 'Beyaz Adamin Akil Almaz Vahseti-Amerikan Soykirim Tarihi' adli kitabinda, yeni dünyanin kesfinden sonra baslayan ve 19. y.y'la kadar geçen süre içinde akil almaz Soykirimlara yer verdigini, Amerika'ya yapilan sefere katilan meshur Ispanyol Misyonerleri'nden Bertolome de Las Casas, anilarinda, yeni dünyadaki korkunç Soykirimlari en iyi sekilde anlatiyor' diye konustu.
_a) Fransizlar'in Cezayir'deki Soykirimi:
_'Tarihin en kanli Soykirim magdurlarinin basinda Cezayirli'lerin geldigini, 1800'lü yillarin ilk yarisinda Cezayir'i sömürge olarak isgal eden Fransizlar'in, 100 yili askin süre, ülkede çesitli mezalimler ve katliamlar yaptigini, Cezayirli'lerin özgürlük hareketlerini iskence ve kanli katliamlarla önlemeye çalisan Fransizlar'in, bagimsizlik savasi veren 2 milyonu askin Cezayirli'yi tehcir ederken, yüzbinlerce Cezayirli'yi de katlettiklerini' bildirdi.
SIFIR-BİR
Soldaki Sıfır, bir hiçtir.
Sağdaki sıfır, bir güçtür.
Sıfır, Bir’i bulamazsa;
Bilimin değeri kaçtır?
SİGARA KESİNLİKLE HARAMDIR
_İnsan, istediğinde yüce bir varlık, istediğinde aşağılık bir varlık olabilmektedir. İnsanların kimi olaylara karşı güçlü, kimi zayıf birer yaratıktır. Zayıflar sıkıntılı zamanlarında sığınacak liman ararlar. Bu limanlardan biri de Uyuşturucu Limanıdır. Uyuşturuculara başvuran insanlar, bir an için sıkıntılarından kurtulacaklarını zannederler, ancak tesiri geçtikten sonra, sorunların çözülmediğini görürler... Ameliyatlarda acıyı kesen uyuşturucu, düşüncede de tahribat yaparak, geçici bir süre acıları unutturmaktadır ki, zayıf insanlar bu yola başvurmaktadırlar. Bu yalancı acı kesmenin sonu olamayacağı gibi, zamanla alışkanlık halini almaktadır.
_Önceleri Tütün ve Kahve Osmanlı’da bilinmiyordu. Tütün ve Kahve, Osmanlı’ya 500 yıl sonra tüccarlar tarafından girmiştir. Konumuz olan SİGARA da, bağımlılık yapan Uyuşturucular arasındadır. Belki de o dönemde, henüz bu kadar tehlikeli bir içecek olduğu fark edilmemişti. Bu Sigara’yı Osmanlı’ya sokan kimseler, çok zeki insanlarmış. Bir nesli yok etmek için, savaşa gerek kalmaksızın, onu Sigara’ya alıştırmanız yeterlidir. Derhal anasını bellersiniz. Her yıl binlercesinin KANSER’den öldüğünü görürsünüz.
_Osmanlı’nın Tütün Tüccarlarını korumak için, Sigara’yı Mekruhlar arasına alan Fetvayı çıkarması gibi, 1980 öncesi Çiklet Fabrikalarını ayakta tutabilmek için, “Sakızın Orucu Bozmayacağı” Fetvası da zamanın Diyanet İşleri Başkanınca verilmişti. O günden bu güne kadar, “Sigara’nın Mekruh olmayıp, kesinlikle Haram olduğuna” dair fetva verebilecek bir Din Alimi’nin henüz çıkmadığını görmekteyiz. Sigara’nın tehlikesini keşfederek, onunla mücadele eden bir Din Adamı da henüz çıkmadı. Çünkü Sigara içen Din Adamlarımız çoğunlukta olduğu gibi, İçilmesini serbest eden Tarikat Şeyhleri de vardır.
_Bunun acısını bizzat yaşayan biri olarak, yüreğim yandığı için ve başka yüreklerin yanmaması için bu yazıyı yazıyorum. Bu zehri bizzat devlet kendi eliyle üretiyor ve bu hastalıklara yol açıyor. Kanserli Hastalıkların Müsebbibi Devlet ise, hastanın masraflarını da kendisi karşılamalıdır.
Sağlık Bakanlığı’nın ve Diyanet’in bu konuda duyarlı olmalarını bekliyorum. Çünkü her yıl binlerce insan Sigara’nın vermiş olduğu zararlardan ölüyor, binlerce aile tedavi masraflarını karşılayamadığı için perişan olup gidiyor.
Ayı çeşidini sayalım size,
Soyuna Arı'yı sokuver gitsin...
Bir Ayı nikahı kıyalım size;
Kıçına Kına'yı yakıver gitsin...
Üretme çiftliği, Ayı türetmiş...
İnsanı tanımak için ömür yetmedi,
İşte gerçek dostu buldum, dediğim anda;
Hançerini sapladı, acısı gitmedi...
Tek çare; kendime ceza verdim sonunda.
Ömrüm boyunca giden günlerden dert yandım,
Mutsuz Çoban
Anadolu'da garip bir çobandı,
Yoksulluk onun bağrında çıbandı.
Herşeye rağmen, namuslu biriydi,
Yalan söylemez, sözünün eriydi.
-Bölücülere ithaf olunur
Soyumu-Boyumu sorarsan eğer,
Soyuma Türk, Boyuma Kürt demişler...
Tarihte kökümü ararsan eğer;
Bazan Kürt, bazan da Kurt demişler...
Bir Yetim vardı,
Hergün ağlardı...
Gönülleri dağlardı.
Bir bulut kanat gererdi.
Melekler kalbini yardı,
Nur üstüne nur girdi,
Uzakta üşüyen mezarlar,
Hep sılaya doğru uzarlar...
Etrafı Kardelenle bezenmiş;
Üzerinde meçhul yazarlar.
Kesilmiş Fatihalar, Yasinler;
Melül-mahzun yatar, bizarlar
-Ahirete bir elçi göderdim.
Papatya!
Gözlerini kapat ya!
Duydu mu?
Sana haberim var...
Mehmet Bey iyi günler.Arama motorundan bulduğumuz 'TÜRKLERİN PEYGAMBER SEVGİSİ' isimli yazınızı okuduk ve çok beğendik.Çeşitli kaynaklardan aynı konuları seçip toparlayarak müthiş bir kompozisyon yapmışsınız.Yazınızı kopyalayarak arkadaşlarıma da gönderdim ancak küçük bir ayrıntıyı size belirtmeden ...