Ölüm acısından daha bir beter
Yerleşmiş içerime;
Bir yıllık ayrılık bin kez ölümmüş…
Koklayacak birini beklerken güller
Küsermiş kaderine,
Kırılan dalları birer gönülmüş…
Anadan, babadan, yardan uzakta
Hasret ile geldi kışlada bayram.
Yetmiş iki millet hepsi bir nokta
Vuslat ile geldi kışlada bayram.
Kimi boyun büker, kimisi ağlar
Sonsuzluk alemine yol alırken gemimiz
Aklı denize düştü, hayvan oldu kimimiz!
Kabul ettik, inandık, mabud yalnız Allah’tır,
O yarattı bizleri, sonunda da O’nunuz…
Güneş parlıyor, her şey güzel,
Dünya bizim dünyamız.
Kim demiş, insan insana el?
Hayır kardeşim hayır…
Yeşili, alı, moru tanıyorum,
Bir lokma ekmeğin
Hesabını yapanlar,
Bir dirhemlik pay için
Hakkını arayanlar;
Nasıl ki hak aramayı
Kutsal bilmişse:
Bu dünya çekilmiyor
Sensiz olunca,
Kendi dertlerime yanamıyorum
Seninkini duyunca…
Yıllar var ki gülmek yok
Senden ayrı kalınca
Gözlerim uzayan el, gönlüm sallanan mendil.
Öyle bir ifade ki; hem hal suskun, hem de dil.
Allah’ım hikmetin bu, yaratmak Sana mahsus,
Hayat; kaynayan pınar, ölüm; sönen bir kandil.
Neye uzansan, neyi tutsan
El yakıyor;
Hayat ateş pahası.
Kısacık bir ömürde
Gözler sona bakıyor;
Herkes bilir gülmeyi
Olmayınca gam keder.
Hele düşte öyle gör
Dertler sana ne eder…
Zindan olur günlerin
İsteyin benden;
Elimden geldiğince iş,
Dilimin döndüğünce söz,
Ve gerçeği gören bir göz.
Fakat, istemeyin;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!