Bir kalem ve balta
İkisi de odun işçisi
Balta, cellat olur kütüğe
Kalem, ferman olur ölümsüzlüğe
Balta, giyotinidir ağacın
Ağaç, darağacı olur onun karşısında
Bir dağ başındayım
Bulutların yeri okşadığı dağlarda
Dünya değil burası
Dünyaya kondurulmuş hayali bir âlem
Kırlarında sürüsüz bir çoban duruyor
Bakınca Bayburt Dağları'nda kendimi buluyorum
Yağmura fırlatılmış bir sineğin sesi bu
Kanat sesi,yıldırım sesinden gür
Usturlabı kırılan gönlüm yalpalıyor boşlukta
Uzay boşluğunda toz zerresi benim varlığım
Ve yeri gelince çılgın denizin divane feneri…
1
Kelimeler arama şu kainat denizinde
Allah kelamı olsun yeter ezberinde.
2
Kuşlar bile öterken onu söyler hâl dilinde
Çölüm,vahaya meyletti bugün
Deniz olmak istedi gelen üç beş damlayla
Kıyısında durduğu okyanusa sevdalandı
Kokusunu depoladı güneş yanığı tenine
Çölüm,intihara meyletti bugün
Bir mezarlık ki
Ölüm,giyinmiş kuşanmış geziyor sanki
Tepeye doğru koşuyor
Çıkıp bakıyor caddelerdeki insanlara
Böylesine bir ölüm fısıltısı
En dipten tepeye dek
Doğa yıkandı bir bereketli yağmurla
Ya Rab, bizim içimizse cehennemden farksız
Gönüllerimize rahmet kokulu yağmurlar uğurla...
Dünya ummanında kaldık Kur’ansız, pusulasız
Ya Rab, sen bizleri cennet limanında ağırla.
Bu gece yıldız tuttu gözlerimi
Ay kustum kalbimin monoton ritimlerinden
Pervasızca kaydırdım sayısız yıldızı içimde
Kilometrelerce uzakta yakamoz kokusu
Çarpıyor nefesi yüzüme Kutup Yıldızı’nın
Bir Kutuplu gibi buzlarını kırıyorum hislerimin
Çabuk bitti bu macera Esperanza
Sen yüzünü ansızın alıp gittin
Ben hüznü yudumladım yine
Gülüşün sindi bir çiçeğin kokusuna
Yağmurlar senin gibi yağdı Esperanza
Ezanı duyar bir kuş gökte
Kanatsız uçar uzun bir menzilde
Feryat figan yırtılır gökler
Yağmur ezana karışır,ezan buluta
Çölde kumlar dinler bu hoş sadayı
Okyanusta bir dal parçası ona akar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!