Kızıyorum,
Utanıyorum,
Çaresiz kalıyorum.
Çeneme vuruyor,
Ne diyeceğimi şaşırıyorum.
Gevezelik edip
İçimde bir dal var, yeşil.
Oysa çürükçarık çalı gibiydi
Sakıncalı bir bahar gibi, meğer mevsimi yanılmış.
Kışın ayazında karanlık gelmişmiş,
İçim bahar bahçe işte.
İşte akrep, işte yelkovan
Aşkla yapılmayan bebek büyüdüğünde
İnancına sığınarak ezikliği gün yüzüne vurur:
Herifin biri, şortlu bir kadına tekme atar
Gören, karısı sandık diye karışmaz, yazık olur.
Aşkla yapılmayan bebek büyüdüğünde
Benden, daha az korkman için
Sana beni uzattım,
Uzun uzun uyumaman için,
Belki de beni uyutman...
Kendime masal anlattım,
... meğer sensiz ne eksikmişim
Ne yalnızmışım, ne kadar azmışım
Aklımda Karadeniz mavisi bir çift göz,
Sıcaklıktan uzakmışım.
En İç Anadolu haliyle
Günaydın sevgili,
Sen aydın yıllardır
Gününü her takvimin
Senli başlayan zamanlar senaydın...
Aymaya yol aramaksa;
Dünaydın,
Baba!
Kendime gelemiyorum
Yerini söyle sana geleyim
Güller içinde solmayanım.
Baba!
Yani, sen;
Başka bir dünyanın insanı olmaya gidiyorsun,
Elvedasın benliliğe.
Yani, sen;
Uğrunda ölünecek bir şeye koşuyorsun,
Tırtıldık uzun yıllar,
Şimdi kelebek oladuralım birkaç gün için
Uçsuz bucaksız tarlalardan öte giderken
Ayçiçeklerinin yüzü aşina güneşe
Süründük uzun yıllar, bahar mı geldi ne?
Tavanda adamotu asılı
Kucağında bir duvar.
90'ları günümüze tamamlıyor.
Vicdanlı bir alabalık
Yürekli kalabalıklara sesleniyor:
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!