Ortasında bugün vahşet var, medeni Avrupa’nın,
Sırp milisler sanki, öcünü alıyor haçlıların,
kurşunlanıyor minareler, yıkılıyor köprüler,
Irzınageçiliyor, Bosna Hersekli kadınların…
Ah Avrupa Avrupa! Bu kadar mı İslam’a kinin,
Neler vardır,
tarihimiz de neler,
Yazsalar gerçekleri,
bir bilseler,
Çıkar ortaya,
gizlenen gerçekler,
1
başı dumanlı gökdelen dağları,
hakkımızda sevda verdi fermanı…
2
Bir zamanlar çok uzak bir gezegende, Bizim gibi yaşayan canlılar vardı, Bizim gibi çalışırlardı her yerde, Hepsinin yüreğinde umutlar vardı…
Bizim gibi sayarlardı cetlerini, Ar, namus, şeref gibi hisleri vardı, Önemserlerdi kutsal değerlerini, Haram ve helal gibi işleri vardı…
Önemsenirdi hastaların hakları, Çare bulunurdu mutlaka her derde, Ararlardı yaşlı dost akrabaları, Korurlardı birbirlerini her yerde…
Bir gün ruhum bedenimi terk ederse,
Ekşi erik ağacında meyve değil,
Dallarda kırmızı nar olmak isterim,
Taşır üstünde bütün güzellikleri,
Taneleri Peygamberimin dişleri…
Gözlerimizi,
iyi açalım,
Etrafa sonsuz,
huzur saçalım,
Güzel ülkemin,
her yanında,
Beraberce yürürdük onunla,
Giderken eve akşamları,
üzülürdük, yolda görünce,
telaş içinde, umutsuz insanları,
“ne olacak beyefendi, bu insanların hali” derdi,
kamunun derdini, kendine dert eder,
İlahi kitaplarda,
Bana seni bildirdin,
Anlatmak için seni,
peygamberler indirdin,
Sırf senden geldi diye,
Yarattın da sevdirdin,
Şimdi memlekette, İkizdere’de olmak var ya,
Yemyeşil yüreğim gibi dağları,
Dağların tepesindeki karları,
Karların altında yeşil bağları,
Yeşillikler içinde gönlümü avutmalıyım,
Derelerin gürültüsünde derdimi unutmalıyım...
Ayağım topal,
Gözüm kör müydü,?
Kalbinde sevgi,
Yok, muydu senin,
Neden sevmedin,
beni neden,
Aklına beynine sağlık, bu cümleler sonsuzluğa kalacaktır.