– Vapur yanaştı mı?
– Çoktan!
– Demek ki Köprü’deyiz...
– Aman, şu yolcular insin! ..
– Fakat bilir misiniz,
Yadırgıyor, hani, insan o eski tekneleri!
Ey bâd-i sabâ, ahde vefâ, böyle mi sizde?
Yelkenle koşarken hani, kırlarda, denizde,
Hâtırlamadın Heybeli’den geçmeyi, heyhât! ..
Gûyâ edecektin, hani, takdîm-i tahiyyât,
Hilvanlıların sevgili Abbâs’ına bizden.
Ey nûr-i ulûhiyyetinin zılli avâlim,
Zıllin bile esrâr-ı zuhûrun gibi muzlim!
Kürsî-i celâlin -ki semâlarla zeminler
Bir nokta kadar sahn-i muhîtinde tutar yer-
İdrâkin eder gâye-i ümmîdini haybet...
Yâ Rab, o ne dehşettir, İlâhî, o ne heybet!
«Odama girdim; kapıyı kapadım; ağlamaya başladım:
O gün akşama kadar İslâm’ın garibliğine,
müslümanların inhitâtına ağladım, ağladım...»
Sebîlürreşâd
Şimal müslümanlarından Atâullah Behâeddin
Huzeyfetü’l-Adevî der ki:
«Harb-i Yermûk’ün,
Yaman kızıştığı bir gündü, pek sıcak bir gün.
İkindi üstü biraz gevşeyince, sanki, kıtâl,
Silâhı attım elimden, su yüklenip derhâl,
Mücâhidîn arasından açıldım imdâda,
Tutun da zerrelerinden, çıkın sehabiyye
Denen yığın yığın eşbah-i as-ümaniye;
Hülasa, alem-i imkanı devredin; o zaman
Şühuda bağlı bir imanla hükmeder vicdan:
Ki hilkatin ne kadar şekli varsa: Ulvisi,
Kesifi, müdriki, uzvisi, gayr-ı uzvisi,
Sefâlet olsa hattâ müntehâsı râh-ı irfânın,
Yakışmaz fâriğ olmak bir zaman kesb-i fazîletten.
Cehâletten utanmak kendine âiddir insânın;
Fakat eyyâm utansın «bî-nasîb erbâb-ı himmetten! »
11 Ocak 1909
Kendi feryâdımdır ancak ses veren feryâdıma...
Kimseler yok, âşinâdan büsbütün hâlî diyâr.
«Nerde yârânım? » diyorken ben bülend âvâz ile,
«Nerde yârânım! » diyor vâdî, beyâbân, kûhsâr.
«Rûhum benim oldukça bu îmanla berâber
Üç yüz sene, dört yüz sene, beş yüz sene bekler.»
Malta – Süleyman Nazîf
Beş yüz sene bekler mi? Nasıl bekleyeceksin?
Rûhun da asırlarca bu hüsrânı mı çeksin?
Dört taraftan akın etmiş de, nasıl çepçevre,
Saracaklarsa yarın Kâ’be’yi hüccâc-ı kirâm;
Öyle sarsın Paşa’mın ömrünü, Hak’tan dilerim,
Tutunup el ele yüzlerce mübârek bayram.
ALLAH gani gani rahmet eylesin.
Üstadım senin gibi edebiyatçı bir daha zor gelir. Sen bu milleti irşad etmeye çalıştıysan da biz senin kıymetini bilemedik. Bugün saçma sapan yazanlar,edebiyatçı diye geçinenler lüks villalarda otururken, sen fakir bir hayat sürdün. Eserleriyle hep bu milleti diriltmeye çalıştın. Mekanın Cennet Ols ...
Umar mıydın ki: ma'betler, ibâdetler yetîm olsun?
Ezanlar arkasından ağlasın bir nesl-i me’yûsun?
Umar mıydın: cemâat bekleyip durdukça minberler,
Dikilmiş dört direk görsün, serilmiş bir yığın mermer?
Umar mıydın: tavanlar yerde yatsın rahneden bîtâp?
Eşiklerden yosun ...