dönerken kapından ellerim boş
perçemin düştü önüme
dilegeldi hasretim
ekmek kuyruklarından kalma tanışıklığımız hatrına
bir selam
bir bakış
satılmış hayatlara gebe kalabalıklar
Bakire.
yorgun odalıklardan gelen beyanatlar
Beyhude.
heybemde kelimeler
kimsesiz şehirlerden kalma
sahipsiz sokaklardan devşirme
ademden beri ne varsa
işte bu torbada
güllü dikenli
maviydi rüyam,
haddini bilemediğim bir zaman
deniz mavisi oltana takıldı gözlerim
dili şişiren acıyı tattım misinanın ucunda
günışığı yedi renge ayrıldı dalganın her vuruşunda
uzak diyarları çekti canım
bi-haberdi gerçekten,
gerçekten de habersizdi nedenden,
neden içinde neden yoktu oysa,
iman ağacını bağrına koysa,
ah! bir de bunun farkında olsa,
onun gözü kadehe takılı kalmışken,
bilerek yapardı onlar
yaparken bilirlerdi
her ne yaparlar ise
yanarak severdi onlar
severken yanarlardı
hüzün akıyor çeşmelerinde şehrin
kurnalar küskün ve sitemli
bakraçlar gözyaşıyla doluyor
lokmalar küçüldüğünden beri
peşimde bir afakan
bir seri kovalamaca
sevgi suya benzer,
içmesen ölürsün, içsen öldürürler,
kanmak mümkün değil bu seraba,
ısırgana katran olur karanlık geceler.
yalnız olmak istemez insan,
paylaşmalı lokmasını yariyle,
bu yazdıklarım bana ait değil,
benden gelir, lakin kaynağı ben değilim,
saçılıp, dökülürken kelimeler sağa sola,
ben de şaşar kalırım bu acayip duruma,
şiir, şiir dedikleri bu çağlayan mı yoksa?
kaynayan kazanlardan taşan dökülen çorba,
seni seviyorum dedim
seni ''ben'' gibi seviyorum dedi
seni ben gibi sevmeyi bilmezdim sevgilim
senden öğrendim
adam gibi sevmeyi
ben seni, senin beni sevdiğinden daha çok seviyorum sanırdım
Merhaba,
İnternette dolaşırken rahmetli Hikmet ağabeyim ile ilgili yazdığınız şiiri okuyup duygulandım. Sizinle mesajlaşmak isterim.
Fahrettin Kurşunoğlu