bileydim hayat vardı ölümden sonra
gezermiydim böyle başı dik
bileydim ayrılık var taptıklarıma
kafa tutarmıydım zavallı ‘ben’, Allaha
sen zalimliklerini sergilerken fütursuz,
ağzından salyalar saçan kunduz,
mazlumun üstünde tepindin gün be gün,
yetimler bilenir sana, her yeni doğan gün,
nasıl ki bağrı yanar, yavrusunu aldığın anaların,
senin de yanacaktır bir gün unutma ocağın,
kaçacak bir ferahlık yoktu hayatımızda,
bir nefeslikti heveslerimiz,
ne de olsa gençtik hepimiz,
amma ve lakin, yorgundu ideallerimiz,
gün olur bir uzlaşı buluruz diye,
yorulmuştu didişmekten antiteziyle,
ötekine benzemekle öteki olunmaz
Allah emri değil ki karşı konulmaz
mayanız ayrı,hamurunuz ayrı yoğruldu
söyle bu izdivacın kime hayrı dokundu
o çalışmak için yaşarken,
sen yaşamak için çalışırsın,
çığırı çığırı düştük yollara
söyleyi söyleyi patikalara sevdamızı
bir hazin türkünün sırtında
mahmur
bir biz vardık sanırsın yalınız
civanmert
neyi kaybettiğini hatırladın mı küçüğüm
gündüzün geceye verdiği nedir ayışığından başka,
ırmaklar nasıl sakınsın kendini okyanuslardan
sele karşı durmak mümkün mü söyle, bent olmadan,
ikiz kulelerin var mı bir üstün tarafı Istrancalardan
agah günlerinden kalan yalnızlığını verdin de,
sancılara meyilliyken gece
uykuların hece hece
işte kapında yine zor bir bilmece
kimdir babasız müjdelenen
kimdir balçıktan yoğrulan söyle
haber ver amelinden
senin şiirlerin vardı önce
bekleşirken lügatta kelimeler
sahipsiz ve üryan
insan nesli
yatağında uyurken
mahmur
kanın kadar kırmızı mı?
yoksa gece kadar siyah mı kalbin?
ne sen beni çek kendine,
ne de ben seni kendi derdime.
git, sen de git,
gidebildiğin yere,
ikinci el sevdalar alırım
antika gümüşlükler ve şık mantolar
şamdanlar, fildişi ağızlıklar
cumbalı konaklardan devşirme
siz yaldızlı salonlardan
kayıp düşen bir yıldız gibi
Merhaba,
İnternette dolaşırken rahmetli Hikmet ağabeyim ile ilgili yazdığınız şiiri okuyup duygulandım. Sizinle mesajlaşmak isterim.
Fahrettin Kurşunoğlu