carettalar vurur ya sahile, Eleni
somonlar tatlı bir dinginliğe
ördekler, göl kıyısına
ben de senin kollarına atmışım kendimi
mahallemizin gözbebeği
sarışın mavi gözlü
dağların bulutlarla raksına bakıp hayıflanma
toprağa bağlıdır kökleri, rüzgarla savrulmazlar
sen de yapış mevlanın ipine
daldan dala konan saka kuşuna dönme
karla örtülü toprağa bakıp ölü deme
altında bin bir can vaktini bekler
buğday beniz, kirli sakal
giderken demedin bir hoşçakal
öpülesi ellerin sakladın benden
dilerim kavuşalım erkenden
aşk ile çıkarken sen hac yoluna
yalınız bizim için dönüyor sanırdık dünya
güneş bizim için doğuyor
horoz bizim için ötüyor
gökkuşağı bize salıncak kuruyor
bir bizi ıslatıyor bilirdik kırkikindiler balkonda
bir bizi selamlıyordu haydarpaşa’dan kalkan vapurlar
senbenimistanbulumsun
yıldızparkında lale
bir yunussun bazen boğazda
erguvansın yamaçlarda burcu burcu
hediyesin kapalıçarşıda bir gelinin gerdanında
ayasofya kadar nazlı
veysel gerdanına inci mercan bezendi,
hacer elin yüreğinde gezdirdi
zemzem buldu susuzluğun giderdi
hepsi senden hoşnut kaldı vesselam
buğday başak verdi bolluk sayıldı
her sabah uyandigimda
silinen yazilar yazdım cama
anlattim hüznümü boşluğa
güneşin aksiyle beraber
damla damla dağıldı harfler
cam her gece cağırdı beni
bır kabuk kalmışsa geriye benden
gelseydim, sevseydim demeyesin yar
vucudum girerken kara toprağa
kalsaydın, öpseydim demeyesin yar
ben şimdi yalnızım soranım yoktur
gurbet elde bir başına kalmışım
halimi hatrımı soranım yoktur
her gün girdiğim cennet bahçesi
harab olup viraneye dönmüştür
Nerede o eski neşeli günler
senin kokun tüter sokaklar buram buram
bir tutam Hediye buyurmazmıyım
dayanılmaz olur yokluğun daha bir
ıhlamurlar çiçek açtığı zaman
döner başım kesilir takatim
Merhaba,
İnternette dolaşırken rahmetli Hikmet ağabeyim ile ilgili yazdığınız şiiri okuyup duygulandım. Sizinle mesajlaşmak isterim.
Fahrettin Kurşunoğlu