yaklaştı yine bayram
baba ocağındayım
rahmetli, dağları deviriyor sekide
anam özenle döşüyor
ayran, pilav, kuru fasulyeyle soğanı siniye
ağam sarıkız’ı getiriyor
ve toprağa düştü tohum yürekten
şifrelenmiş bir mektupla
adresi meçhul bu sokakta
bilinmezlere gebe zamanlarda
çıktı karşıma
işte sonbahar
mevsim ölüyor yine bedenimde
yokluk denizine akan benim sancılarım
benim helvam himmet kazanında kaynayan
komşu mahalleden beri
benim defterim açılıyor
insandır bilinmezin, bilinen yüzü,
taktı peşine herbirimizi,
anahtarını bulan var mı bu denklemin,
cebimde taşıdığım can yeleklerim,
uyandırın uyandırın bu rüyadan,
goreyım ben de şifresin bu sırrın,
bir kaç saat oldu
sıkılmaktayım
ellerim terlemekte
peronların arasında
gel ve git yüz adım
her inen yolcuda senin hayalin
ellerin pençe
yüreğin serçe
gözyaşın köpük
bakışların ne kadar da kopuk
başını göğsüme yasla be çocuk
söyle bana sorma şekerin nerde
ve seni özlüyor bedenim
doymamış hasretine yanarak sevdiğine
sarılıp sarılıp koklamak istiyorum seni
üstümüzde martılar
altımızda billur kumsal
bir denizkızı gibi
bir dost sana sesleniyor günde tam beş kez
Allahüekber Allahüekber.
baba kucağında seni ısıtan ilk nefes
Allahüekber Allahüekber.
yağmur döker saçlarını dağların
ne dayanılmaz bir mahvoluştur o
her vuruş bir ölüş
her damla bir diriliş
gidenle muştulanır beklenen
gelenin içinde saklıdır giden
Merhaba,
İnternette dolaşırken rahmetli Hikmet ağabeyim ile ilgili yazdığınız şiiri okuyup duygulandım. Sizinle mesajlaşmak isterim.
Fahrettin Kurşunoğlu