acılarım
göndere çekilmiş
kazanan tarafın bayrağı renginde
sevinçlerim
bi diktatörün önüne serilmiş
ışığın gelişi gibi gel bana
yüzümdeki hüznü 'parça'la
'dalga'landır yanan saçlarını
dudaklarımdaki tuzu paylaş
önce öp beni istersen doğur sonra*
su gibi ak içime
yahuda utancından kendini asınca dallarına
bugünkü rengini almış erguvanlar
insan istemiyor değil hani
ortaya bu kadar güzel bi ürün çıkacaksa
hain olsun bütün hristiyanlar
peki ya hanımelleri
havsalama platin çizgilerle
çizdim gül cemalini
yüreğimin kapısına neon lambalarla
ismini yazdım
seni koydum mağara kapısına
'bizim zamanımızda buralar dutluktu
ve ince bi bele dokunmadan sarılarak
dansederdi genç insanlar'
buraların dutluk olduğu zamanları
seven bi kadındı o
'beynimin aydınlığına' sorulan sorular istemiyorum ben
sadece kalbimin derinliklerinden gelen tınılara
söz arıyorum
ölüler ölmez demiş
bıyıkları yüzünden çorba içemeyen müzmin filozof
yaşayanlardan budur tek üstünlüğü
kalbin kağıttan bi helva
kırılır diye korkarım dokunamam ona
benimki desen
dibinde çikolata olan bi külah
en güzel yerinden ilkin ısırılmış ama
sana dokunmak
Hep bir adamın başımı okşayarak,
Dizlerinin dibinde uyumak isterdim
Traş olurken berber koltuğunda uyumam da
Belki bu sebeptendir!
babasız çocuk - ki piç derler-
çaresizliğiyle ellerimi iki yana salıp
bedeninden çözdüğüm gün
yalnızlığıma tutundum ben
denize düşen yılana sarılır misali
sonra öyle sevdim ki
öldüğümde yüzümde tatlı bi gülümseme
varsa şayet
öyle çetrefilli şeylerde arama
olsa olsa iki sebebi vardır
ya yüzünün eşsiz aydınlığında
bi manavın önlüğüne silip
eflatuntatlisu et hotmail.com
Şiirlerinde çoğu zaman acı bir mizah sezinlediğim,okduuğunuz 5-10 şiirinden sonra tarzını kavramaya başladığınız bir şair abimiz.