Ya ilâhi, senden geldim
Sana doğru gidiyorum
Sonsuz başlangıcım olan
Sona doğru gidiyorum
Anladım ki dünya yalan
Aşkın gizli pınarından
İçtim desem kim inanır.
Zümrüt Anka diyarından
Uçtum desem kim inanır.
Dikenlidir aşkın yolu
Kim aşkın mülküne halef olurdu,
Her türlü ithama hedef olurdu.
Göreydi cihanda sadık bir Leyla,
Gönül sevdasına gergef olurdu.
Bilinmez ne zaman, nerdedir ölüm
Nefesin bittiği yerdedir ölüm
Mâşuka visaldir, Şeb-i Arus’tur
Gurbetten sılaya perdedir ölüm.
Bu gün ne at kaldı, ne meydan kaldı
Toprağı toz eden nallar paslandı
Ne eyer, ne palan, ne kolan kaldı
Üzengi çürüdü, yular paslandı
Yüzyıllar önceden bitti akınlar
Cennette çağlayan bir ırmak gibi
Berrak damlalarla süzüldü pınar
Yol verince ona dağların dibi
Buzlardan eriyip çözüldü pınar
Billurdan kavisler takmak isterdi
Kimi bekle dedi, kimi dur dedi
Durmadım, yürüdüm rüzgâra karşı
Kimi muhal dedi kimi zor dedi
Ben seni aradım rüzgâra karşı
Uğramadım, umut yok diyenlere
İçimde ebedi vehmiyle yanan
Ateş sönüverdi zifire düştüm
Bengisu ararken serseri, üryan
Devası olmayan zehire düştüm
Zamanı avladım bir ahu diye
Çekilir sulardan günün ziyası
Gaye, umut, hedef akşama kalır
Yüreğinin başlar kadim cezası
Hüzünler bir yalnız adama kalır
Kim çeker âhını geçmiş zamanın
Açılınca gönül kapım
Uçar gibi sana geldim
Bu dünyaya yok muradım
Göçer gibi sana geldim
Şu gönlümü petek petek
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!