Ey benim hayalime siyahlar çalan dünya
Gönlümdeki sevinci, umudu alan dünya
Doğru söyleyenleri dokuz köyden kovduran
Merde yüzünü asan, nâmerde gülen dünya
Elveda Ey Gülnihal! Gidiyorum işte bak
İçime ızdırabı üzüntüyü atarak
Geldiğim yere doğru sürecek bu dönüşüm
Senden de kaldırılmaz bir hakaret görmüşüm
Geçmişinle arayı bir anda ayırarak
Dağları önüne engel çekerler
Ardına gitmeye yol bulamazsın
Atların yorulur, dönmez tekerler
Davranıp kalkmaya hâl bulamazsın
Hasret yüreğini vuslata biler
Ey güzel, yürüme böyle naz ile
Bu ince endamın bükülür bir gün.
Şimdi kâkülünü verdiğin yele
O saçların tel tel dökülür bir gün.
Rüzgârdan da hızlı geçer seneler
Yârim seni sevmeye durgun havalar gerek
Kuşları imrendiren süslü yuvalar gerek
Gözyaşımın gölünden bahçe sulaman için
Kulpu elmas halkalı zümrüt kovalar gerek
Biliyorum, bir gün hevesin biter
Sen de kanatlanıp uçmak istersin
O meçhûl iklimler gözünde tüter
Başka diyarlara göçmek istersin
Ağlarsın, giderken kapıyı tutsam
Can dostlarla yaptığım sohbete hasret kaldım
Gönlümde biriktiği lezzete hasret kaldım
Ne tenhalar ne dağlar aldı yalnızlığımı
Şehirde aradığım uzlete hasret kaldım.
Uyusam düşüme girersin hemen
Rüyadan çıkarıp atamam seni
Uyansam hayalin irkilir benden
Koşarım koşarım tutamam seni
Bazen ılık ılık rüzgâr olursun
Senin hicranın ile dipsiz bir kederdeyim
Kuşatıyor içimi uçurum kıyıları
Gözümde perde perde akşamı taşıyorum
Münzevi duygulara mukayyet yaşıyorum
Yakamı bırakmıyor hüznün kanlı elleri
Artık mâmur değilim, harâbım, hederdeyim
Geceme doğmuştu dolunay gibi.
Ilık bir rüzgârla akarak geçti.
Derken huysuzlandı doru tay gibi.
Gönlümün çitini yıkarak geçti.
Salındı gönlümün dal uçlarında.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!