Arıyorum gayesiz yankıların sildiği
Aksini bulamayan sedâmı arıyorum
Yüreğime dert oldu uzlete çekildiği
Ruhumdan koparılan sevdâmı arıyorum.
Duvarları deviren, suları âzâd eden
Âsi nehri gözlerinden doğuyor
Deli dolu gözlerime akıyor
Ben ki boz bulanık sularda yüzen
Kökünden kırılmış söğüt dalıyım
Yıldızların düşürdüğü bir umut
Bir yamaçta unutulmuş çalıyım
Ehl-i gönül dünyada bir lahza konup gider
Dimağlara sayısız katreler sunup gider
Sanat gülistanının bağbanı Hakk’a yürür
Ruhu hangi Burak’a kim bilir binip gider
Çiçeklerle açmadın, solarken soldun gönül
Serin rüzgârlar esti, hüzünle doldun gönül
Şehirlerde yaşadın, kalabalıklar gördün
Aradığın huzuru dağlarda buldun gönül
Şu elvan çiçekler, şu esen rüzgâr
Hudutsuz bir neşe saldı gönlüme
Ömrümde gördüğüm en güzel bahar
Bir dosttan hatıra kaldı gönlüme
Bu sabah gökyüzü bir başka mavi
İçim bir denizdir, durgun mu durgun
Sahilime gelip rüzgar bekleme
Dizlerim dermansız gözlerim yorgun
Seni arayacak nazar bekleme
Gaipten uzanacak bir eli bekleyen var
Sonu pişmanlık olan emeli bekleyen var
Hayata dört elle sarılanlara inat
Dostunu bekler gibi eceli bekleyen var.
Âşıkın ahvâli rindâna benzer
Vuslatı en derin hicrâna benzer
İçinde yeşerir binlerce hayat
Dışından bakınca virâna benzer
Öyle bir ânımda gördüm ki seni
Yüzün on dördünde ay gibi geldi
Kirpiklerin beni toz duman etti
Kaşların kemane yay gibi geldi
Eridi içimde hüzün, keder, gam
Andolsun, bir sabah doğmayacak gün
Kâinat yer ile yeksan olacak
İnsanlar yerinden kalkacak, üzgün
Görünen uçsuz bir meydan olacak
Herkesin elinde kendi kandili
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!