Çıktı Yigitler Er Meydane
Hepside Birbirinden Meydane
Yüzler Ak Ve Kara
Ellerde Telefon Selfie Gerisi Bahane
Göğsümde açıp solan iklimler
Dudağımdaki meşk yangını kelimeler
Emsalsiz yürekte atan ritimler
Aşk ömre tercüman olan bakidir
Mecnun ağlamış candan öte canan
Diye
Geldi ramazan camiler doldu
Ellrde tesbih dillerde mirildanma
Nasihat bilgi alimlik son sınırda
Namazi ömründe degil.ramazanda
Camiye girisiyle kendinden geçer
Maneviyat iklimin gönüllere estiği
Gece gündüzün nurlandığı
Yer gök tekbirlerle kuranla yankılandığı
Tövbenin dilden gözyaşından toprağa aktığı
Umutlar toplandı avuç içinde
Tanıştığımız ilk günü hatırlıyor musun?
Yağmurlu ve soğuk bir geceydi
Ama yürüyordun sahilde hırçın ve sinirli
Önceleri yanına gelmekten korkmuştum
Sonra sokak lambasının göz kırpmasıyla
Geldik göz göze birden gülümsedin bana
Buluştuğumuz ilk günü hatırlıyor musun?
Oturup bir banka saatlerce bakıştığımızı
Konuşmadan elimizi tutup okşayışımızı
Seni seviyorum değişimi hatırlıyor musun?
Saçlarının yüzüme dolanırken avuçlarımın terleyişini
Hayatımdan biri gelip de geçti
Geri yıkık dökük bir hayal bir de
Rüyalarımın çırpınışlarını bıraktı
Anıların yaşanmışların papatya gibi koparttı
Hayat nedir
Nefes almakmı
Gülüp eglenmekmi
Geceyi gündüze katmakmı
Kelimeleri yutkunmakmı
Aci ile yüzleşmekmi
Ebem dedem bizimle kalırlardı babam sert gözükürdü önce babamdan herkes çekinirdi
Ama babam yumak bir kalbi vardı özellikle deneme karşı dedemin gözüne bakardı dedemde hep babama dua ederdi hasanım yüzün gülsün bolluklar sesinle olsun gibi Babam her akşam eve kızartışmış tavukla gelir dedemi kaldırır onu yedirtmeden uyumazdı babam lokantasını sabah ezanıyla açardı lokantanın önünden geçenler içeriye bakıp iç çekenleri görür içeri davet eder çorba ikram ederdi param yok derlerse de babam sen çorbanı iç parayı vercek birileri var derdi yüzünden gülümsemeyi atmazdı
Babamın bu tavrı çok hoşuma giderdi dükkan hiç boş kalmazdı kiminden para alır kiminden almazdı
Etrafta ki herkes severdi akşam eve gelirken çoçukları sever okşar şeker verirdi elinde erzakla gelir yarısını eve bırakır yarısını komşuya bırakırdı ilk okula başladığımda tam konuşamıyordum kekeliyorum diye öğretmeni uyarmış üzerine gitmeyin diye ya Annam yedi evladı var dı hepsinin üzerine ayrı ayrı titrerdi hiç hatırlamıyorum kirli paslı sokakta gezdiğimi hemen temizlerini giydirdi
Beni hep döverdi ama aglayınca dayanamaz kuşaklardı anam bizimle uğraşması yetmiyor gibi
mahallemizde bir amca vardı bizim ev sahibimizdi kalaycı kadir derlerdi adamın beş tane çocuğu vardı her zaman gelmezlerdi eşi rahmetli olmuş tek başına yaşardı mahallemizin kadınları evini süprür yemediğini yapar çamaşırlarını yıkarlardı erkekler altını temizlerdi kalaycı kadir amca hep annemi çağığrdı çocukları hep ay başı ugrar babalarının ev kira paralarını alırlardı mahallenin kadınları her akşam evleri gezelerdi ellerinde yemek ekmek diye birbirine ikram ederlerdi çocuklar evin önünde oyunlar oylardı gecenin birinde eve girerlerdi her güzel şeyin sonu olduğu gibi bununda sonu gelmişti kalaycı kadir amca rahmetli olunca çocuklarından kimseler gelmedi mahalleli cenazeyi taşıdı defin etti aradan bir hafta sonra çocukları geldi bize evden çıkın dediler evi satmışlar mahalleli karşı çıktı ama annem babam gerek yok mahalleli bir olup tren yolunda bir eve taşıdılar
Hayat ve ölüm
Bir terazinin iki gözü
Bir gözde mutlugun yüzü
Bir gözünde gözyaşı huzun ölçüsü
Ölümün içinde korku
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!