Bir davetsiz konuk oldu omuzda,
Riya ile işgal etti konağı…
Bu arsızlık yoktur hiç bir domuzda,
İz bıraktı tatlı canda tırnağı…
Aklı fikri ekmek elden su gölden,
Zevzeğin teki,
Efendisinin liberosu, beki…
Ölümüne savunur,
Bir aferin ile avunur…
Acıların kileri bu yürek,
Kardeş acısı başta…
Evlat acısı zor,
Anne – baba acısı hele…
Çevremde aç insanlar,
Dokundu tetiğe kirli parmağı,
Kalbinden vuruldu düştü Mehmet’im…
Yıkıldı başıma Dünya’nın dağı,
Ciğerime ateş düştü Mehmet’im…
Orman fakültesi orman içinde,
Kemiriyor bu yalnızlık kudurmuş,
İşkencede tüm düşlerim kan revan…
Semiriyor yâr sensizlik dik durmuş,
Kör gecede su vermiyor şadırvan…
Fırtınanın ayak sesi sinemde,
Bir yel gibi girdi cana,
Sol yanıma çöktü sevda…
El tabibi vurdu çana,
Ciğerimi söktü sevda…
Gönlüm artık bil kim emin,
Kin ile örülmüş taştan duvarlar,
Vahşetin markası on iki Eylül…
Tıkaç kirli çorap çıkmaz havarlar,
Kanlıdır parkası yiğitler melül…
Kollarda derin iz zincir yarası,
Yağlı kendir bu gam - keder,
Yok bir dalın aman gönül…
Kara sevda heder eder,
Senin halin yaman gönül…
Kara bela aşkın gözü,
Bugün Cuma,
Mersin’de Akdeniz sahilinde,
Uzandım sıcacık kuma…
Sol ayağım masmavi sularda...
Ey!
Sağ ayağım!
Biraz önce gün dün oldu yorgundu,
El salladık benle limon ağacı…
Ay Güneş’in ışığına vurgundu,
Yıldızlardan dilendim dost ilacı,
Çöktüğüm taş dalgalarla sevişti,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!