Ve çalışmadığımız aşkın sınavına taabi tutulacaktık.
Bir bebek gibi emeklemeye çalışırken, on yedimizde tükenecek
Belki de yirmisinde aşktan soğuyacaktık.
Sahi, ömür dediğin kaç yıldır sevgili?
Otuz muydu yolun yarısı
Yoksa ömrün bitmesi ölüme bakmaz mı...
Bir buğdayın kırılması içindeyim,
Kuruyan duyguları yitirmiş
Bir kuşun gagasında yok olma eğilimindeyim.
Temmuz sıcağında donmuş
Ocakta kavrulmuşum.
En kötüsü de ne biliyor musun Amara?
Sana yazdığım şiirlerimi, bir başkasına yazılmış gibi okuyacaktın...
Şafak vakti doğan biziz gökyüzünde.
Bir dalın yeşil yaprağı,
Ses, kelime, cümle...
Biz, insanlara hitap etmek için gönderilen kesimlerdeniz.
Yüreğiyiz körpe bir çocuğun mezar başında.
Dolu dizgin bir dağ başında,
Yerin dibinde
Yahut gökyüzünde,
Bir bir mıhlanan düşünceler
Gönüllerin çıkmaz köşelerinde.
En sevdiğim yaşım,
En güzel yaşanmışlığım.
Asırlardır görmediğim yüzün,
Karun'un hazinesi,
Kaç asırdır kayıpsın Nuh'un kurtarıcı gemisi.
Aah Amara!
Sevdasız kentler,
Çıkmaz sokaklar.
Gönül eşiğimizden giren rüzgar
Bir bir kurudu, hazanda yeşeren umutlar.
Bir Eylül daha geçecek gözlenen yollar eşliğinde.
Aşk hazanla,
Yürek soğukla,
Ve sen, sevdasız bağlarla...
Şu geceler olmasa daha iyi olurdum.
Bir kitap okur
Şarkı dinler
Belki de seni severdim...
Şu geceler diyorum
İşte geldi gelenlerin ayı,
Ne bir eylül masalı,
Ne de çalınacak
Bir eylül sabahı, gelenlerin o beklenen mutluluk şarkısı...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!