Hor bakışlı büyük balıklar azgın sularda
Tolerans bekleyen küçük solucanlar yenik düşmüş
Umut denizine kurşun saplanır
Zeytin ağacı ayağında mertlik
Hırçın bakışlara kafa tutar
Yıldız toplamaya çıkmış dilek
Bir başka bakar denizi,
Güzelliğin tek merkezi,
Kürdü, Laz’ı ve Çerkez’i,
Nüfusu taşan İstanbul.
Farsça konakmış, Üsküdar,
Yılışıyor karanlık gün batımda
Sükûnet sabaha kadar dost
Yuvarlanıyor sanki tüm umutlar
Dalgalara vuruyor keskin bakışlar
Ürpertiyor güven
Kıvılcım düştü menekşe yaprağına
sandallar sevda denizinde
yakamozlarla kucak kucağa
Eski muhabbetler dudaklarda tatlı tebessüm
mağrurdu bir zamanlar
Avucumuzdaydı umut
En karanlık gecelerde
Her şey bitti sanıldığında
Dalıp gitsek…
Bulsak da kendimizi kâbuslarımızda
Uçurumdan yuvarlansa da duygularımız
Üstüne yığılsa da hırçın kayalar
Bana gölge, salıncak olmuştun,
Odamın camından bakardın.
Küçüklüğümde beni severdin,
Yaprakların rüzgârlarla dans ederdi,
Eteklerin savrulurdu rüzgarın kollarında.
Umutlarımı gömdüm duygu mezarlığıma
Sele kapılı kaldı akan çaresizlik
Geç kalmışlığın arifesinde
Hayallerimi andım
Akşam güneşi vazgeçmişlerde karardı
Görünmezlikte sevda bağları
Giz olmuş mavi gölün yeşil gözlerine
Adım adım takipte sevda
Küsse de barışsa da azalmaz ilgisi
Hedefi kavuşmak olmalı kutsal vuslata...
Bilgi dalına konar narin yapraklar
İlkyazın alacakaranlığında
Güllerin melek yüzünde açtın
Bahar tatlı uykudayken
Etrafa mutluluk tohumları saçtın
Menekşe mavisi gözlerinde göründü ilk sevgi
Gün geldi sevginde gölgelendim
Yüreğimin yanık türküsünü hep dinlerdin
Aşk ateşinde yandığım zaman
Kucağında mutluluğun salıncağını kurdum
Gövdende doğup dillerinde serpildi sevdan
Gözlerindeki hayallerin el ele uzardı göğe
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!