"İlim Çin’de de olsa alınız” diyen bir peygamberin (s.a.v) ümmetiyiz, üstelik okumayı ve tefekkür etmeyi, çokça çalışmayı ön plana çıkaran bir dinin ve bu konuda yolumuzu aydınlatan Kur’an-ı Kerim’in mensuplarıyız hamt olsun...
Peki; bütün bu avantajlara rağmen neden İslam alemi bu durumda?
Oysa günümüzde Batı medeniyetinin eseri gibi görünen bir çok önemli ilmin kaynağının da İslam dini ve âlimleri olduğunu da biliyoruz.
Atalarımız “ Balık Baştan Kokar” sözünü ne kadar doğru söylemişler.
Şu günlerde aşırı kokmuş başların ceremesini milletçe çekiyoruz.
Cumhuriyet halkın kendi kendini yönetmesi diye bildiğimiz bir yönetim şekli.
Bismillahirrahmanirrahim
“Andolsun biz Kur’an’ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık; ondan öğüt alan yok mu? ” Kamer Sûresi (17)
Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’i her kulu anlasın diye kolaylaştırmış, öyle ise neden çok zaman Kur’an-ı Kerim’i anlamıyoruz, ya da anlamaz gibi yaşıyoruz?
Kur’an-ı Kerim’in ilk emri “ Ikra” yani “Oku” emrine bir de “Ondan öğüt alan yok mu? ” ihtarına muhâtap olan biz Müslümanlarız.
Son yıllarda sıklıkla duyduğumuz "açılım" sözünü birazda biz açalım.
Öyle ya açılım deyince aklımıza gelen yalnızca temel haklarını isteyen azınlıklar akla gelmemeli.
Türkiye söz konusu olunca haksızlığa uğramış olmak veya temel haklarınızın elinden alınmış olması için illede azınlık olmak gerekmiyor.
İki ayrı işi aynı anda yapmak zorunda bırakılmışsınız, üstelik iki patronunuz var.
Bu patronlar sizden mükemmel iş bekliyorlar ve bu işleri yapmaya, belli bir süreniz var.
Bir patron ara vermeden çorap örmenizi, diğeri börek açmanızı istiyor, sizde telaşla, böreği açarken bırakıp çorap örmeye, çorabı örerken bırakıp börek açmaya koyuluyorsunuz.
Biz insanlar, kendimizden başka her kesi ve her şeyi daha kolay, daha çabuk sorgulayıp yargılıyoruz.
Bir işi biz yapmışsak, bir icadı biz bulmuşsak genellikle o işin o icadın sorgulanmasına bile
tahammül edemiyoruz.
Hatalar, bizden kaynaklansa ve bu hatalardan kaynaklanan sorunlar, madurlar, feryat figan bizi işaret etse: “suçlu burada onu yakalayın” diye haykırsa bile, o feryadı bir biz duymuyoruz, yada duymak istemiyoruz.
Basit bir soru.
Ben diyorum ki, “Amerika’daki Hürriyet Heykelini Barak Obama yaptırdı ve bu fikrimi de, Amerikalılara, İngilizlere kabul ettirmeye çalışıyorum.
Sizce, Amerika’da yaşayan kaç insanı, Hürriyet Heykelini, Barak Obama’nın yaptırdığına inandırabilirim?
Bir sözleşme, sözde kalırsa, geçersiz olur.
Yâni, sözleşmelere uyulmadığı takdirde, o sözleşmenin hiçbir hükmü kalmaz.
Meselâ, Millî Eğitim Bakanlığı’nca atanmış bir öğretmenin, görevi yasal bir çerçeve ile belirlenmişse...
Kelimeler bile utanıyor gören haklı gözlerini kaçırmakta
İki kelime bir araya gelmek istemiyor
Kalem mi, yoksa ben mi acemi?
Durup düşünmeli mi?
Her şeyi unutmalı mı yoksa?
Eskiden köy evlerinin çoğu çatılı, kiremitli olurdu.
Böyle evlerde ikâmet etmiş olanlar hatırlayacaktır, kiremitli evlerde ev sahipleri dışında ikâmet eden canlılar olurdu.
Bunlardan bazıları saçak altında yuvalayan serçeler ve yarasalardır.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!