Güneş karlı dağlara kement atmadan
Gölgeler karanlıktan kopup çıkmadan
Ay ve yıldızlar gözlerini kısmadan
At'ım hazır anacığım,gitmem gerek
Boşluğu sağlı sollu itekleyerek
Güneşe bakınca
Ardımda sürüklenir
Güneşten kaçınca
Önümde yol gösterir
Ay doğunca
Ne benim ne karanlığın
Hep kapalı kaynar gönül tencerem
Yüreğim küllenmiş çoban ateşi
Buharıyla ıslanır göz pencerem
Yamaçta batarken akşam güneşi
Kırk günde değişir bütün bedenim
Gün batarken tek başıma
Dağlarda geziyorum
Bir yusufçuk konuyor omuzlarıma
Kendi kendime ıslık çalıyorum
Ardımda ayak izleri
Önümde derin uçurum
Hakan,Hakan!Bugün 8 Nisan
İlkbahar geldi,haydi Uyan!
Derin bir uykuda gibisin
Sesim geçmiyor mu topraktan?
Bilirim,duysan da artık dönmezsin
Aklım incir kuşlarında
Avucumda tedirgin buğday taneleri
Korku siyahtır,kan kırmızı
Tek mirası bana kaldı namluların
Hakikat çırpınışları
Melek gelir,nefes biter
Selvi olur başgardiyan
Toprak atan,zambak diker
Elif gibi uyur insan
Gözler kelebek kanadı
Uzun uzun konuşmadı,sadece bir kaç söz
Haydi gidin,ümmeti muhammed size hasret
Ayet ayet ,sure sure dokunsun ömrünüz
Haydi gidin,rahlelerde eskisin yün ceket
işte gidiyorum koca çınar
gölgende yılan uyusun
dallarında baykuş
işte gidiyorum koca çınar
gövdende adı kalsın onun
ben düz yolda sarhoş
Benim ben,aç kapıyı Hancı!
Dinmedi göğsümdeki sancı
Sır veriyorum, bir tek sen bil
Asıldı göğsüme beş kandil
Kime sorsam bizde yok dedi
Kandili yakacak ateşi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!