Kucağında arkadaşını cesedi,avluda
Çığlık,çığlığa bağırıyordu
Bağırdıkça arkadaşı kucağında
Sanki bir yerlere yükseliyordu
Gururuna yedirememişti,haksız tutuklanmayı
Düşünmeden içmişti,bir şişe kolonyayı
Kadının göğsünde battı güneş
Güneşi koynuna sakladı
Aydınlık giremez aramıza
Doya,doya sarıl bana
El'ele karanlıklarda yürüdüler
Hercai menekşeler yol gösterdi
Güneş şimdi kızıllaştı
Yolun yarısı karanlık,yarısı loş
Çadırlarda telaşe,ateşler yakılmış yakılacak
İnceden darbuka sesleri,ancak
Toprak yalandan yıkanmaya inat
Tırnaklarda saçlarda
İzmir’de bir güzel, İzmir’den de güzel
Dolaşıyor faytonla Kordon’da
İmbat ile saçları dalga dalga.
Gözleri, denizin rengini çalmış,
Deniz, rengini kaybedip, sanki sararmış.
Bir başka oturuşu endamı
Bugün İzmit'e yağmur yağdı,
Birde onun üzerine...
Koruyamadı onu yağmurdan.
Alamazdı toprak anadan.
Anaydı toprak moprak sarıp sarmaladı şefkatle,
Sanki haykırdı vermem onu kimseciklere,
Şimdi seninle sevişmek vardı
Üzüm yer gibi
Buğusunda yıkanmak üzümün
Mutluluk yağmuruna yakalanmış gibi
Şimdi seni yudumlamak vardı
Şerbet gibi rakı gibi
Ankarannın taşı görürde
Bir ben göremem
Seyyarı,manavı.evinin kapısı görür
Ben
Göremem
Yağmur olsam da
Tesellisi gecedir gündüzün
Yorgan gibi örter
Pırlantalarını takıp takıştırıp
Arzı endam eyler
Gözyaşı kahkaha hepsi var
Belkide kırılan umutlar
Bir türkü tutturmuşum
Yanık bir türkü
Islığın izinden gitmişim
Kaybolmuşum
Kınalı saçlı analar var
Elleri çatlamış topraktan
Gözlerine dalıp,umutsuzluklarını silmek istedim
Yerine yüreğimden ışıltılar bırakarak
Yanımdayken
Saatleri durdurmak istedim
Zamanı,suskunluğumla ürkütmeyerek
Ayrılmayı,hiçmi hiç istemedim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!