İçimdeki kurşun askerleri vurma
Devirme tek,tek
Yüreğimi koruyor onlar
Ben ölene dek
Kurutma yüreğimdeki çiçekleri
Koparma,koru,sev
Sen gittin,ışığın kaldı
Bedenin gitti,kokun kaldı
Gözlerin gitti,ışıltısı kaldı
Sevgin zaten hep vardı
Gurbette yıldızlara bakıp
Gözlerine hasretimi gideririm
Rüzgara kulak verip
Sesini duyarım oğlum
Uzun yollara bakar sevgini anarım
Yeşilliklere sevincini pullayıp
Ve
Ellerini gökyüzüne kaldırdı
Sen en büyük şahidimsin
Bu kuluna bağlandım,ömrünü adadım
Hep seveceğim,hiç kırmayacağım
Kan kussamda kızılcık şerbeti içtiğimi söyleyeceğim
Mavi gözlerinde,sevgi aradı hep
Şimdi elleri gibi ellerinde
Sabah kahvaltısında,ayak ucunda
Taze iç ekmeğe sürdüğü sevgiyi
Elinden tuttuğu zaman mutlu olurdu
Binde birde olsa tutardı
Gözlerinin parıltılarını taktılar
Birbirilerinin parmağına
Başka birşeyleri yoktu
Bir aşkları,bir parıltıları
Olsundu,bir saat kırbeş dakika
Yürünsündü,soğuğa rağmen
Köhne,kagir evler,yüksek binaları bekler
Takunya tıkırtısı,çocuk bağrıltısı
Bekler yimibirinci yüzyılda kadınlar su sırası
Evlerin arasına bir bakkal sıkışmış
Veresiye defteri hala kalkmamış
Üstünde bir bina tek kat
İstanbulun orospu kokan
Sokaklarını aradı adam
Sevdiğinden bir iz bulacağına inanmış
Yoğun nefret yağmuruna aldırmadan
Taşlara tek,tek sordu,yanıt alamadı
Haykırırdı belki ismini ama
Ölüm
Kötü birşey olsa
Sen ölmezdin
Bilinmezlik kanatlarını takıp
Uçmazdın sonsuzluğa
Kara gökkubbe seni görünce
Beyoğlunun ara sokaklarından birinde
Evinin merdivenlerinden iniyordu
Manol
Yıllara meydan okumuş elbisesini
Bilmem kaç bininci kez ütülemişti
Garsondu kendini bildi bileli
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!