Ey dumanlı dağın koynundaki yel,
Saçlarından örsem ufkuma hece,
Ne maksatın vardır, beni sanma el,
Beraber eselim her gün her gece.
Ey seher vaktinde mutsuzluk sunan
Tuz basar şu benim dinmez yarama,
Anlamsız bir yaşam, soğuk bir hayat
Gelip dolsan sevgi benim dünyama,
Benim dünyam sensiz ekşi ve bayat
Sevgidir insanı ayakta tutan
Gençlik dağdır, aklı gölge karası
Düşüncede özgür, fikir ovası
Yaş yirmi olunca vatan sofrası
Kurulur "askerlik ocağı" diye
En tatlı hatıran olur hediye
Uzun yolun sonunda vardığın yer vatandır.
Vatan özlenen yerdir.
Vatan özlediğin yerdir.
Özlemek...
Vatanı özlemek...
Vatan özlemi sıcak nefese benzer.
Vücut toprağında oldum bir ağaç
Koparılsam çürük daldan sor beni
Dünya dergâhından dilensem ilaç
Yaramı saracak yardan sor beni
Yoruldum yürürken aşk zirvesine
Yıkıl seni yıkıl dünya
Yıkıl enkazın olayım
Sesin ulaşsın fezaya
İşitsin bir damla kanım
Baktıkça içim daralır
Takıldım hayatın sürgün peşine
Tüketti ömrümü tüketti beni
Çile sultan oldu huzur yerine
Feleğin çarkına hapsetti beni
Hasret köprüsünün adı zorlu bir geçit olsa da
bunu aşmalıyım
sana kavuşmak adına...
ayrılık;
konuşma, sus dese de konuşmalıyım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!