Ellerde gözyaşı, semada dua
İner gökten sana her türlü ihsan
Korkuya kapılma; köpüren dünya
Varlık bir menzildir, çatmalı insan
Nefs bir hükümran, kalpler pek kirli!
Doğrusu bu ya; bazı zaman birine veya bir şeye duyduğumuz duygusal yakınmalar kendi iç yüzünde hesaplaşmadan ziyade neşeleri, sevinçleri kursağımızda bırakır. Bu bir hayal kırıklığı mıdır bilemiyorum ? Gerçek manada henüz çözülmesi gereken onca hayal kırıklığı yaşatanlar, acaba kendileri de, bu alaşağı eden rüzgarda savrulup duruyorlar mı, çok merak etmişimdir. Yoksa adına saflık mı demeliyiz. Sanmam! Bu başka bir anlam yükler saf akan öz suyuna, saflığın ne demek olduğunu, neye sarılıp nasıl yaşadığını bilmediğimiz sürece, zihnin bulanık sokaklarında karanlık içinde yürümekte zorluk çekeriz.
Bazıları saflığın ne anlama geldiğini bilmeden karşısındakine ''Ne safmışsın!'' diye serzenişte bulunur. Bunu karşısında ki bireye hiç kimse söyleme hakkına sahip değil. Bu düpedüz adilik, adaletsiz bir davranış biçimi, aşağılayıcı ve inciltici bir dokunuştur.. Oysa ki saflık, temizlik demek, kirli bir ruhtan arınmak demek, temiz bir ruha kavuşmak demektir. İç dünyasında kendine bir yer edinmesi için var gücüyle saflığın semerinden aşağı inmemesi gerekir. Aslında saf olmakla suçlananları dikkatlice gözlemlerseniz, yüreklerindeki masumiyeti gözlerinden okursunuz. Bilmeliyiz ki, saflık (temizlik) elden giderse, insanın iç dünyası burkulur ve gök kubbede fütursuzca dolaşan karabulutların siyahi rengine boyanmış bir dünya meydana çıkar, buda insanın kendi öz nefesi dahi olmayan havayı soluması güçsüzleşir, telef olur. Allah saf denilen ama saflığı tertemiz yüreğinin yansıması olan insana kendi nurundan yansıtmıştır. Tebessümü sıcacık ve içtendir. Haset, kin ve hinlik bilmez, bilmediği gibi bu duyguları yaşamadığı için de içi dışı birdir..
Sana ömrüm dedim nazlı sevgilim
Ağlattın gönlümün hep arzusunu
Muhtaçtım ben sana eridim bittim
Seni seven şu aşık gönül yorgunu
Sebebi sensin, sebebi sensin
Acı anılarda boğdum kendimi
Yaşam demem, gama salan don buzdu
Öksüz kaldım, sustum beni kurutdu
Ruhum sendelendi, gönlüm yoruldu
Kokmuş bir düzene sen doğdun hayat
Sabır ektim katman katman şekline
Kim bilir, sen bensiz nerelerdesin
Bir bilsem yanına varırım şimdi
Sigaramda duman, içimde fersin
Düşünce odunda yanarım şimdi
Acıya gark olan gönlüm sahipsiz
Ettiğin naz insaf bilmez sevgilim
Seni tuttu, beni üzdü bu sevmek
Sermayem bir avuç kanlı gözyaşı
Ayrılık köşküne attı gülerek
Döküldüm çığ gibi karlı yollara
Aşk şarkısı söyle bana
Deli gönül makamından
Sevenler çekilsin yana
Sana olan saygısından
Sevda mevsiminde bahar
Güzelim bu sonuncu selam, sonuncu mektup
Kimbilir, belki bana kızacaksın, okuyup
Hal ve hatırını sormaya hiç niyetim yok!
Bilmem ne söyleyeyim; sevgiye kalbinmi tok.
Engebeli bir yolda hayat olur tarumar
Sevgisiz kalan kalpler bir ömür boyu ağlar
yüreğinin gittiği yere git
aklını kullan
gözlerinle etrafa bakıver
ellerinle tut sevgiyi bırakma
Her sevinç kolayca ele geçmez...
Yaşadığını bilmelisin, kuşlar gibi özgür ve hür...
Zaten sevinçli hikaye insanların özgürce yaşamasıyla başlar.
Dertler insanın omzuna yük olursa
yüreğinden akan fırtınanın sesiyle uykulardadır.
Yeri gelir uyanır, yeri gelir dert etmez hayatı...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!