mehtabın sihirbazlığında kendini bulacaksın
emredilmiş şiirleri yakıp yırtacaksın
yeri gelecek,
mum ışığına dahi katlanamayacaksın
işsizlik akan gönlümden ufak bir iflas
hem ağrıyor hem ağırıyor başım
geziyor sokakları
yabancı bir bedende naaşım
toprak beklerdim,
güneş doluyor üzerim
yanıyor ruhum,
Ateşimle eserek buradayım
Zaman yolcusuyum, an şuan
Kesik yollar penceremde, anbean
Görüntüler buğulu, çehrem karardı
Sığmıyor ne yazıma ne dilime
Yazı kalmaz, günsüz. Kayıp zaman
Bir çok ah ağlar, kanatsızdır bulutlar
Tekerim yok, tek elim var
O da bana el.
Gök damlalarıyla bembeyaz etmiş üzerini
Beyazlamış teniyle zarif bedeni
Yerin karası göğün mavisiyle çarpışıp
Filizlendirmişler narin çiçeğimi
Toprak parçaları birer birer dökülmüş
verilen büyük sözler daima anonimleşir
hayalleri ilmek ilmek işleyebilir
ardından, ağın ilmeklerine takılmış balık gibi
çırpınacağını bildiğin takdirde
aklımın cesaretsiz, yükseklerdeki sınırını görmek
hayır hanımefendi,
evimdeki büyük bir tütsüdür
soba değil
parçalanmadı kalemler, hayır hanımefendi
mektup sayfası kalmamıştır
yok ki hal çaresi
karanlığa iten girdabın
gözlerinde yaşamın şevki
yaşanmamış onca anının
kokusunu yitirdi çiçekler
güneşin doğduğu yere gidiyorum
aşk, yalnızca akıl dışı olanı sahiplenir
ileri memleketimi kılıçla okşuyorum
ankara beni feth etti
sağlıksız ağaçlar yeşerdi
çok uzaklarda yankılandı
yanık bir ses
güller üzerine atlamış alevin
gökyüzünü dumandan korumak için
oyuk dertlerin ak olduğu vakitler var
ay güneşi kıskanıp sarardı




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!